- Mademki o evin ışığı, bunun ışığı olmaksızın da duruyor... Şu halde her evin duygu ışığı ayrı ayrıdır.   455
 
		    - نور آن خانه چو بی این هم به پاست ** پس چراغ حس هر خانه جداست
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu hayvani canın misalidir... Rabbani canın değil!
 
		    - این مثال جان حیوانی بود ** نه مثال جان ربانی بود
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Gece Hindusundan ay doğdu mu ışığı, her pencereden vurur, her tarafı aydınlatır!
 
		    - باز از هندوی شب چون ماه زاد ** در سر هر روزنی نوری فتاد
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O yüzlerce evin ışığını sen, bir say... Çünkü ay battı mı bu evin sönüp öbürününki kalmaz.
 
		    - نور آن صد خانه را تو یک شمر ** که نماند نور این بی آن دگر
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Parlak güneş tan yerinde durdukça ışığı her eve konuk olur.
 
		    - تا بود خورشید تابان بر افق ** هست در هر خانه نور او قنق
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Fakat can güneşi battı mı bütün evlerin nuru kaybolur, gidiverir!   460
 
		    - باز چون خورشید جان آفل شود ** نور جمله خانهها زایل شود
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu söz nurun misalidir, misli değil... Sana doğru yolu gösterir, düşmanın da yolunu vurur!
 
		    - این مثال نور آمد مثل نی ** مر ترا هادی عدو را رهزنی
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - O münkir, o kötü huylu, örümcek gibi kokmuş ağlar kurar...
 
		    - بر مثال عنکبوت آن زشتخو ** پردههای گنده را بر بافد او
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tükürüğü ile nura perde gerer; fakat kendi anlayış gözünü kör eder.
 
		    - از لعاب خویش پردهی نور کرد ** دیدهی ادراک خود را کور کرد
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Atın boynunu tutarsa murat alır, maksadına erişir... Fakat ayağını yakalarsa tekmeyi yer!
 
		    - گردن اسپ ار بگیرد بر خورد ** ور بگیرد پاش بستاند لگد