- Herzevekilin biri ona sordu: “İlk iki halife, Peygamberin yerine oturmadılar.
- پس سالش کرد شخصی بوالفضول ** که آن دو ننشستند بر جای رسول
- Sen nasıl oldu da onlardan üstün olmaya kalkışıyorsun? Hâlbuki mertebe bakımından onlardan aşağısın sen.”
- پس تو چون جستی ازیشان برتری ** چون برتبت تو ازیشان کمتری
- Osman dedi ki: “Üçüncü basamağa otursaydım beni Ömer’e benziyorum sanırlardı.
- گفت اگر پایهی سوم را بسپرم ** وهم آید که مثال عمرم
- İkinci basamağa otursaydım diyebilirlerdi ki bu Ebubekir’e benziyor, onun misli!
- بر دوم پایه شوم من جایجو ** گویی بوبکرست و این هم مثل او
- Bu üst basamak, Mustafa’nın makamı... O padişaha benzememe zaten imkânı yok. 495
- هست این بالا مقام مصطفی ** وهم مثلی نیست با آن شه مرا
- Ondan sonra o merhametli halife, hutbe okuyacak yerde ta ikindiye yakın bir zamana kadar sustu kaldı.
- بعد از آن بر جای خطبه آن ودود ** تا به قرب عصر لبخاموش بود
- Kimsede, hadi okusana diyecek bir kudret de yoktu, mescitten çıkıp gidecek kudret de!
- زهره نه کس را که گوید هین بخوان ** یا برون آید ز مسجد آن زمان
- Halkın ileri olanlarına da bir heybet çökmüştü, bayağılarına da. Mescidin içi, damı nurla dolmuştu!
- هیبتی بنشسته بد بر خاص و عام ** پر شده نور خدا آن صحن و بام
- Can gözü açık olanlar o nuru görüyorlardı... Bırak onları, körler bile o nurla hararete gelmiş coşmuşlardı!
- هر که بینا ناظر نورش بدی ** کور زان خورشید هم گرم آمدی
- Körün gözü, güneşin doğduğunu hararetinden anlar. 500
- پس ز گرمی فهم کردی چشم کور ** که بر آمد آفتابی بیفتور