Yıldız gibi tertemiz ruhlar, gökyüzündeki yıldızlara feyiz verir, yardım eder!
وز نفوس پاک اختروش مدد ** سوی اخترهای گردون میرسد
Görünüşte o yıldızlar, bizim varlığımıza, sağlığımıza sebeptir ama hakikatte bizim batınımız, bizim içyüzümüz, gökyüzünün durmasına, varlığına sebeptir!520
ظاهر آن اختران قوام ما ** باطن ما گشته قوام سما
Hûkemâ, insan küçük âlemdir derler, fakat Allah hakîmleri insan büyük âlemdir demişlerdir. Çünkü hûkemânın bilgisi, insanın suretine aittir, bu hakîmlerin bilgisiyse hakikatte insanın hakikatine ulaşmıştır.
در بیان آنک حکما گویند آدمی عالم صغریست و حکمای اللهی گویند آدمی عالم کبریست زیرا آن علم حکما بر صورت آدمی مقصور بود و علم این حکما در حقیقت حقیقت آدمی موصول بود
Surette sen küçük bir âlemsin ama hakikatte en büyük âlem sensin.
پس به صورت عالم اصغر توی ** پس به معنی عالم اکبر توی
Görünüşte dal, meyvenin aslıdır; fakat hakikatte dal meyve için var olmuştur.
ظاهر آن شاخ اصل میوه است ** باطنا بهر ثمر شد شاخ هست
Meyve elde etmeğe bir meyli, meyve vermeğe bir ümidi olmasaydı hiç bahçıvan, ağaç diker miydi?
گر نبودی میل و اومید ثمر ** کی نشاندی باغبان بیخ شجر
Şu halde meyve, görünüşte ağaçtan doğmuştur ama hakikatte ağaç, meyveden vücut bulmuştur.
پس به معنی آن شجر از میوه زاد ** گر به صورت از شجر بودش ولاد
Mustafa, onun için ”Âdem’le bütün peygamberler, benim ardımda ve sancağımın altındadır” dedi.525
مصطفی زین گفت که آدم و انبیا ** خلف من باشند در زیر لوا
O hünerler sahibi, onun için “Biz, sonda gelen, fakat en ileri giden ve öndölü alanlarız” buyurdu.
بهر این فرموده است آن ذو فنون ** رمز نحن اخرون السابقون
Suret bakımından ben Âdem’den doğmuşum ama hakikatte onun atasının atasıyım ben!
گر بصورت من ز آدم زادهام ** من به معنی جد جد افتادهام
Melekler, bana secde ettiler... Âdem, benim ardımdan yürüdü, yedinci kat göğün üstüne çıktı!
کز برای من بدش سجدهی ملک ** وز پی من رفت بر هفتم فلک