- Peygamber, bunun için “Ben; zamane tufanına gemi gibiyim;
- بهر این فرمود پیغامبر که من ** همچو کشتیام به طوفان زمن
- Biz ve ashabım, Nuh’un gemisine benzeriz. Kim bu gemiye el atar, kim bu gemiye girerse kurtulur” buyurdu.
- ما و اصحابم چو آن کشتی نوح ** هر که دست اندر زند یابد فتوح
- Şeyh beraber olunca kötülüklerden uzaksın... Gece gündüz gitmektesin; gemidesin. 540
- چونک با شیخی تو دور از زشتیی ** روز و شب سیاری و در کشتیی
- Canlar bağışlayan cana sığınmışsın... Gemiye girmiş, uyuyorsun; öyle olduğu halde yol almaktasın!
- در پناه جان جانبخشی توی ** کشتی اندر خفتهای ره میروی
- Zamanın peygamberinden ayrılma... Kendi hünerine, kendi dileğine pek güvenme!
- مسکل از پیغامبر ایام خویش ** تکیه کم کن بر فن و بر کام خویش
- Aslan bile olsan değil mi ki kılavuzsuz yol almaktasın; kendini görüyorsun, sapıksın, hor hakirsin.
- گرچه شیری چون روی ره بیدلیل ** خویشبین و در ضلالی و ذلیل
- Ancak şeyhin kanatlarıyla uçta şeyhin askerlerinin yardımını gör!
- هین مپر الا که با پرهای شیخ ** تا ببینی عون و لشکرهای شیخ
- Bir zaman olur, onun lütuf dalgaları, sana kanat kesilir; bir an gelir, kahır ateşi seni taşır, götürür! 545
- یک زمانی موج لطفش بال تست ** آتش قهرش دمی حمال تست
- Kahrını, lütfunun zıddı sayma pek... Tesir bakımından ikisinin de birliğini gör!
- قهر او را ضد لطفش کم شمر ** اتحاد هر دو بین اندر اثر
- Bir zaman seni toprak gibi yeşertir... Bir zaman seni sevgilinin havasıyla doldurur, şişirir!
- یک زمان چون خاک سبزت میکند ** یک زمان پر باد و گبزت میکند