English    Türkçe    فارسی   

4
618-627

  • Maden güneş ışığının nazargâhıdır; âşığın yüzü hakikatlere sahip olan Allah’ın nazargâhıdır.
  • Şimdi de bana gelip çattınız, benim esirimsiniz ama yine benim sizi yakalamamdan korkun, canınızı siper edin!
  • Taneye kapılmış kuş dam üstündedir ama kanadı açık olduğu halde tuzağa tutulmuştur o! 620
  • Mademki gönlünü canla başla taneye verdi... Sen onu tutulmadan tutulmuş bil!
  • Taneye bakıp duruyor ya... Sen o bakışları, ayağına vurulan düğüm say!
  • Tane, sen şimdi bana hırsızlama bakıyorsun ama hele sabret; asıl ben seni çalıyorum;
  • O bakış, sonunda seni bana çekince anlarsın ki ben senden gafil değilim der!
  • Terazinin dirhemi baş yıkayacak kil olan aktarın kilini, aktar şeker tartarken kil yemeyi âdet edinmiş olan müşterinin gizlice ve hırsızlama çalması
  • Toprak yemeyi adet edinmiş olan birisi bir aktara gidip kelle şekeri almak istedi. 625
  • O hilebaz ve gönlü bozuk aktarın terazisinde dirhem ve taş yerine toprak vardı.
  • Dedi ki: Benim terazimin dirhemi topraktır. Şeker almaya niyetin varsa sabret de dirhem bulayım.