English    Türkçe    فارسی   

4
655-664

  • Söyleyin de benim altına tamah etmediğimi, altını yaratandan altın elde ettiğimi anlasın. 655
  • O Allah, öyle bir Allah’tır ki dilerse bütün yeryüzünü baştanbaşa altın ve değeri biçilmez inci haline getirir.
  • Ey altını seçen, onu seven, onun için Allah mahşer gününde bu yeryüzünü gümüşten halk edecektir.
  • Biz altına aldırış bile etmeyiz... Sanatlarımız çok bizim; bütün yeryüzündekileri altın haline getiririz biz!
  • Sizden altın mı isteriz biz? Biz sizi kimyager yaparız.
  • Sebe mülkü bile olsa vazgeçin o dünya mülkünden... Suyun toprağın dışında nice mülkler var! 660
  • Senin taht dediğin şey, tahtadan yapılma tuzaktır... Konduğun yeri başköşe sanmışsın ama kapıda kala kalmışsın!
  • Sen daha kendi sakalına hüküm yürütemiyor, ona bile padişahlık edemiyorsun; artık nasıl olurda iyiye, kötüye padişahlık yapmaya, hüküm yürütmeye kalkışırsın?
  • İstemediğin halde sakalın ağarıyor... gayri ey eğri ümitli, sakalından utan!
  • Asıl o Allah mülk ve saltanat sahibindir, kendisine baş eğene bu topraktan yaratılan dünya şöyle dursun, yüzlerce mülk, yüzlerce saltanat ihsan eder.