English    Türkçe    فارسی   

4
691-700

  • Kötü meyveler bana güzel ve hoş gelmekte... Hususi bir rızka nail oldum ben.
  • Mademki boğaz derdinden kurtuldum, birkaç habbem var, onları şuna vereyim...
  • Şu oduncuya bağışlayayım da o da iki üç günceğiz rızık derdinden kurtulsun!
  • Oduncu içinden geçeni anlıyormuş meğerse... Çünkü kulağı, Allah nuruyla nurlanmış!
  • Her düşünce, ona göre bir şişe içindeki kandil gibi. Hepsini görüyormuş! 695
  • İçten geçen ondan saklanamıyor... O, bütün gönüllerden geçenlere emîr kesilmiş!
  • O sırrına şaşılacak er, benim bu düşünceme karşı ağzının içinden söylenip durmaktaydı.
  • Padişahlar hakkında böyle düşünüyorsun ha... Onlar, sana rızık vermeseler nasıl rızıklanacaksın ki demekteydi.
  • Ben sözünü anlayamıyordum ama azarlanması gönlüme iyice aksediyordu.
  • Derken aslan gibi heybetle önüme geldi, sırtındaki odun demetini yere bıraktı. 700