English    Türkçe    فارسی   

4
70-79

  • Ey iş eri, bu nispeti birden tuttur da böylece bine kadar saya dur! 70
  • همچنین بر می‌شمر ای مرد کار ** نسبت این از یکی کس تا هزار
  • Zeyd, birisine göre şeytandır, öbürüneyse sultan!
  • زید اندر حق آن شیطان بود ** در حق شخصی دگر سلطان بود
  • O, zeyd pek yüce bir kişidir der... Bu zeyd gebertilecek bir kâfirdir der!
  • آن بگوید زید صدیق سنیست ** وین بگوید زید گبر کشتنیست
  • Zeyd, bir adamdır ama ona öyledir, bunaysa baştanbaşa zahmettir, ziyandır!
  • زيد يك ذات است بر آن يك جنان ** او بر اين ديگر همه رنج و زيان
  • Eğer onun, sana göre de şeker hâline gelmesini istiyorsan var, onu âşıklarının gözüyle gör!
  • گر تو خواهی کو ترا باشد شکر ** پس ورا از چشم عشاقش نگر
  • O güzele kendi gözünle bakma... İsteneni isteyenlerin gözüyle gör! 75
  • منگر از چشم خودت آن خوب را ** بین به چشم طالبان مطلوب را
  • Kendi gözünü yum. Gözünün yerine, ona âşık olanlardan ariyet bir göz edin...
  • چشم خود بر بند زان خوش‌چشم تو ** عاریت کن چشم از عشاق او
  • Hatta âriyet olarak ondan bir göz, bir görüş, al da onun yüzüne, onun gözüyle bak!
  • بلک ازو کن عاریت چشم و نظر ** پس ز چشم او بروی او نگر
  • Bak da bıkmadan, usanmadan emin ol. İşte ululuk ıssı peygamber, bunun için “Kim kendini Allah’a verirse Allah, kendisini ona verir” dedi...
  • تا شوی آمن ز سیری و ملال ** گفت کان الله له زین ذوالجلال
  • “Onun gözü de ben olurum, eli de, gönlü de... Bu suretle devleti, bahtsızlıktan kurtulur” buyurdu.
  • چشم او من باشم و دست و دلش ** تا رهد از مدبریها مقبلش