English    Türkçe    فارسی   

4
713-722

  • Şu halde o tevfike erişmeyi ganimet bil... Eğer bir doğru erin sohbetini bulduysan bunu fırsat say!
  • پس غنیمت دار آن توفیق را ** چون بیابی صحبت صدیق را
  • Padişaha yakın olduğu, padişahın yakınlığına erdiği halde bu kutluluğu değersiz görüp yolundan olan ahmağa benzeme!
  • نه چو آن ابله که یابد قرب شاه ** سهل و آسان در فتد آن دم ز راه
  • Ahmak kurbanlık koyundan bol ve iyi bir parça verdiler mi “Bu, galiba öküz budu” der. 715
  • چون ز قربانی دهندش بیشتر ** پس بگوید ران گاوست این مگر
  • A iftiracı, bu öküz budu değil... Fakat eşekliğinden sana öküz budu görünmede.
  • نیست این از ران گاو ای مفتری ** ران گاوت می‌نماید از خری
  • Bu rüşvetsiz verilen padişah ihsanı... Bu rahmet yüzünden verilen hususi bir ihsan!
  • بذل شاهانه‌ست این بی رشوتی ** بخشش محضست این از رحمتی
  • Süleyman aleyhisselâm’ın Belkis’in imana gelmesi için elçilerin tez gitmesini emretmesi ve onları teşviki
  • تحریض سلیمان علیه‌السلام مر رسولان را بر تعجیل به هجرت بلقیس بهر ایمان
  • Süleyman Peygamber de savaşacağı yerde Belkıs’ın adamlarını ve askerini kendisine çekti.
  • هم‌چنان که شه سلیمان در نبرد ** جذب خیل و لشکر بلقیس کرد
  • Ey azizler dedi, çabucak gelin... Çünkü cömertlik denizi dalgalanmaya başladı.
  • که بیایید ای عزیزان زود زود ** که برآمد موجها از بحر جود
  • 720.Köpüren dalgaları, her an kıyıya zararsız, ziyansız, yüzlerce inci atar! 720
  • سوی ساحل می‌فشاند بی‌خطر ** جوش موجش هر زمانی صد گهر
  • Ey doğru yolu bulanlar, salâ dedim size... Rıdvan, şimdicek cennet kapısını açtı.
  • الصلا گفتیم ای اهل رشاد ** کین زمان رضوان در جنت گشاد
  • Süleyman dedi ki: “Ey elçiler, gidin, Belkıs’a varın, onu bu dine inandırın!
  • پس سلیمان گفت ای پیکان روید ** سوی بلقیس و بدین دین بگروید