- Fakat nâs dedim, nesnas değil... nas canın canı olan Allah’a aşina olanlardır, başkaları değil!
- لیک گفتم ناس من نسناس نی ** ناس غیر جان جاناشناس نی
- Nâs dediğim adamdır, adam nerede? Sen adamların başını, görmedin, kuyruksun sen!
- ناس مردم باشد و کو مردمی ** تو سر مردم ندیدستی دمی
- “Görünüşte o toprağı atan sen idin, hakikatte Allah idi” ayetini okumuşsun ama cisimden ibaretsin, cüz’ülerde kala kalmışsın!
- ما رمیت اذ رمیت خواندهای ** لیک جسمی در تجزی ماندهای
- A ahmak, cisim ülkeni Belkıs gibi Süleyman Peygamber için terk et!
- ملک جسمت را چو بلقیس ای غبی ** ترک کن بهر سلیمان نبی
- Lâhavle diyorum ama sözümden değil... O kötü düşüncelinin vesveselerinden lâhavle demekteyim! 765
- میکنم لا حول نه از گفت خویش ** بلک از وسواس آن اندیشه کیش
- Çünkü o, benim sözlerime karşı hayallere düşmekte, gönlündeki vesveseler ve şüpheden doğan inkârlar yüzünden hayaller kurmaktadır.
- کو خیالی میکند در گفت من ** در دل از وسواس و انکارات ظن
- Lâhavle diyorum; yani çaresi yok... Çünkü senin gönlünde benim sözlerimin zıddı olan düşünceler ve sözler var!
- میکنم لا حول یعنی چاره نیست ** چون ترا در دل بضدم گفتنیست
- Sözlerim, boğazına tıkıldı kaldı, artık ben sustum... Hadi sen, sana lâyık olanı söyle bakalım!
- چونک گفت من گرفتت در گلو ** من خمش کردم تو آن خود بگو
- Güzel sesli bir neyzen ney çalarken ansızın aşağı tarafından bir yeldir çıktı!
- آن یکی نایی خوش نی میزدست ** ناگهان از مقعدش بادی بجست
- Neyzen neyi aşağı tarafına tutarak, hadi bakalım dedi... Benden iyi üfleyeceksen üfle! 770
- نای را بر کون نهاد او که ز من ** گر تو بهتر میزنی بستان بزن