English    Türkçe    فارسی   

4
772-781

  • Kimi falan adamın huyu kötü, tabiatı fena diye şikâyet eder görürsen,
  • Bil ki bu şikâyetçinin huyu kötüdür; kötüdür ki o kötü huylunun kötülüğünü söylüyor!
  • Çünkü iyi huylu, kötü huylulara, fena tabiatlılara tahammül eden, onların kötülüğünü söylemeyen kişidir.
  • Fakat şeyh, birisinin kötülüğünü söylerse bu, Allah emriyledir, kızgınlığa, heva ve hevese uymadan değil! 775
  • Onun şikâyeti, şikâyet değildir, onu ıslahtır... O şikâyet, peygamberlerin şikâyetine benzer.
  • Peygamberlerin sabırsızlığı, bil ki Allah emriyledir... Yoksa onların hilmi, kötü şeylere tahammül eder.
  • Onlar kötülüğe tahammül ede ede tabiatlarını öldürdüler... Artık onlardan bir tahammülsüzlük zuhur ederse kendilerinden değildir, Allah’tandır.
  • Ey Süleyman, kuzgunla doğan arasında Allah hilmine bürün de bütün kuşlarla uzlaş!
  • Ey hilmi, yüzlerce Belkıs’ı zebun eden, ey “Rabbim, kavmine sen doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” diyen! 780
  • Süleyman aleyhisselam’ın, Belkis’e şirkte ısrar etme, imana gelmeyi geciktirme diye tehdit ederek haber göndermesi
  • Belkıs, kendine gel, aklını başına topla... Yoksa fena olur. Askerin, sana düşman kesilir, senden döner!