English    Türkçe    فارسی   

4
873-882

  • Uzaktan gördü ki o kendisini bile teslim eden Belkıs’a, yalnız tahtından ayrılmak acı geliyor!
  • Bunun sebebini söylesem, tahtına neden bu kadar âşıktı... Anlatmaya kalkışsam söz uzar.
  • (Belkıs, tahtla aynı cinsten değildi... Doğru, fakat) bu kalem de duygusuzdur, kâtiple aynı cinsten değildir ama ona munistir, eştir, arkadaştır. 875
  • Her sanatın aleti de böyle cansızdır ama canlı olan sanatkârın munisidir.
  • Anlayış gözünde nem olmasaydı bu sebebi daha açık anlatırdım!
  • Taht haddinden fazla büyüktü; nakledilmesine imkân yoktu.
  • Pek ince sanatlıydı... Beden gibi eczası, tamamı ile birbirine bitişmişti... Ayrılıp götürülmesi de mümkün değildi, kırılabilirdi.
  • Süleyman dedi ki: Sonunda tahttan da, taçtan da soğuyacak ya! 880
  • Can, birlik âlemine ulaşır, o âlemden baş gösterirse birliğin nuruna karşı bedenin nuru kalmaz artık.
  • İnci, denizin dibinden çıktı mı denizdeki köpüklerle çer çöpü hor hakir görürsün!