English    Türkçe    فارسی   

4
889-898

  • Allah da toprağı, meniyi ve et parçasını daima bizim gözümüz önünde tutmuyor mu?
  • A kötü niyetli bak... Seni ne halden ne hale getirdim? Şimdi onlardan nefret ediyorsun değil mi? 890
  • Sen o devirlerde o toprağa, meniye, et parçasına âşıktın... O zamanlar bu kerem ve ihsanı inkâr ediyordun!
  • Önce toprak halindeyken ( ben nereden akıl ve ruh sahibi olacağım diye) inkârda bulunuyordun ya... bu kerem ve ihsan, o inkârını gidermek içindir.
  • Canlanman, evvelki inkârına karşı reddedilmez bir delildir... Şu hastalığın dermandan da beter oldu ya!
  • Toprağın bu işi yapmasına imkân mı var... Meni, düşmanlıkta bulunur, inkâra düşer mi hiç?
  • O zamanlar gönülsüz ve ruhsuzdun... Bu yüzden düşünceyi de inkâr ediyordun, inkârı da! 895
  • Cemadken insan olacağını inkâr ederdin, şimdi de haşr olmayı inkâr etmede ayak diredin!
  • Sen şuna benzersin: Adam gelir, kapıyı döver de ev sahibi, içerden “Ev sahibi evde yok diye bağırır.
  • Kapıyı döven bu “Ev sahibi evde yok” sözünden anlar ve ev sahibi içerdedir... Halkadan elini çekmez!