English    Türkçe    فارسی   

4
938-947

  • Halime “Ben Ahmed’in inanılır, güvenilir sütninesiyim... Onu atasına teslim etmek üzere getirdim.
  • Fakat Hatîme gelince kulağıma havadan sesler gelmeye başladı.
  • Gökten gelen o sesleri duyunca çocuğu oraya bıraktım... 940
  • Bu sözleri kim söylüyor, göreyim dedim... Çünkü pek lâtif, pek güzel bir sesti o.
  • Ne etrafımda kimseyi gördüm, ne de bir an o ses kesildi.
  • Şaşırıp kaldım, şaşkınlıkla şuraya buraya giderken bir de baktım ki çocuk, koyduğum yerde yok... Eyvahlar olsun, yazık oldu bana!”
  • İhtiyar, “Meraklanma, kederlenme... Ben sana bir padişah göstereyim.
  • O sana çocuğun ne olduğunu, nereye gittiğini, nerede bulunduğunu söyler” dedi. 945
  • Halime, canım feda olsun sana ey güzel yüzlü, tatlı sözlü ihtiyar!
  • Hadi, hemen bana o yüce bakışlı padişahı göster de çocuğun halinden haber alayım, dedi.