English    Türkçe    فارسی   

4
967-976

  • Halime ihtiyarın bu halini görünce büsbütün şaşırdı, ne yapacağını unuttu.
  • Dedi ki: “A ihtiyar, ben de mihnetteyim ama şimdi temelli şaşırdım kaldım!
  • An olur rüzgâr bana hatiplik eder, zaman gelir taşlar edep öğretir!
  • Rüzgâr, bana söz söyler... Taş ve dağ, eşyanın hakikatini anlatır! 970
  • Gâh olur gayb erleri, gökyüzünün yeşil kanatlı melekleri çocuğumu kaparlar!
  • Kime ağlayıp sızlanayım... Kime şikâyet edeyim? Yüzlerce gönülle sevdalara kapılanlara döndüm şimdi.
  • O çocuğun gayreti, gayb sırlarını söyletmiyor, ağzımı yumuyor benim... Şu kadar söyleyeyim: Çocuğum kayboldu!
  • Fakat şimdi başka bir şey söylesem halk, beni delirdi sanır, zincirlere vurur!”
  • İhtiyar dedi ki: “Halime, şad ol... Şükür secdesine kapan, yüzünü pek yırtma. 975
  • Gam yeme... O kaybolmaz, belki bütün âlem onda kaybolur!