- Ben de işte sana onu şefaatçi getirmedeyim... Onun yüzü suyu hürmetine ey herkesin halini bilen Allah, o ne haldedir; bana bildir! 995
- من هم او را می شفیع آرم به تو ** حال او ای حالدان با من بگو
- Kâbe içinden derhal bir ses geldi: “şimdi sana yüz gösterecek!
- از درون کعبه آمد بانگ زود ** که هماکنون رخ به تو خواهد نمود
- O yüzlerce devletle bizden nasip almıştır... Yüzlerce bölük melek, onu korumadadır.
- با دو صد اقبال او محظوظ ماست ** با دو صد طلب ملک محفوظ ماست
- Onun zahirini, âleme meşhur edeceğiz... bâtınını da herkes den gizleyeceğiz!
- ظاهرش را شهرهی گیهان کنیم ** باطنش را از همه پنهان کنیم
- Su ve toprak altın madeniydi; bizse kuyumcuyuz... Gâh onu halhal yaparız, gâh yüzük!
- زر کان بود آب و گل ما زرگریم ** که گهش خلخال و گه خاتم بریم
- Gâh kılıç bağı yaparız... Gâh aslanın boynuna tasma! 1000
- گه حمایلهای شمشیرش کنیم ** گاه بند گردن شیرش کنیم
- Gâh onu tahtı bezeyen turunç yaparız, gâh devlet isteyen padişahların başına taç ederiz!
- گه ترنج تخت بر سازیم ازو ** گاه تاج فرقهای ملکجو
- Bu toprakla aşklarımız vardır bizim... Çünkü o rıza ka’desine oturmuştur.
- عشقها داریم با این خاک ما ** زانک افتادست در قعدهی رضا
- Gâh ondan böyle bir padişah çıkarırız... Gâh o padişahı da bir padişaha âşık ederiz!
- گه چنین شاهی ازو پیدا کنیم ** گه هم او را پیش شه شیدا کنیم
- O topraktan yüz binlerce âşık, yüz binlerce maşuk yaratırız... Hepsi de feryad-ü figandadır, arayıp taramadadır!
- صد هزاران عاشق و معشوق ازو ** در فغان و در نفیر و جست و جو