English    Türkçe    فارسی   

4
999-1008

  • Su ve toprak altın madeniydi; bizse kuyumcuyuz... Gâh onu halhal yaparız, gâh yüzük!
  • زر کان بود آب و گل ما زرگریم ** که گهش خلخال و گه خاتم بریم
  • Gâh kılıç bağı yaparız... Gâh aslanın boynuna tasma! 1000
  • گه حمایلهای شمشیرش کنیم ** گاه بند گردن شیرش کنیم
  • Gâh onu tahtı bezeyen turunç yaparız, gâh devlet isteyen padişahların başına taç ederiz!
  • گه ترنج تخت بر سازیم ازو ** گاه تاج فرقهای ملک‌جو
  • Bu toprakla aşklarımız vardır bizim... Çünkü o rıza ka’desine oturmuştur.
  • عشقها داریم با این خاک ما ** زانک افتادست در قعده‌ی رضا
  • Gâh ondan böyle bir padişah çıkarırız... Gâh o padişahı da bir padişaha âşık ederiz!
  • گه چنین شاهی ازو پیدا کنیم ** گه هم او را پیش شه شیدا کنیم
  • O topraktan yüz binlerce âşık, yüz binlerce maşuk yaratırız... Hepsi de feryad-ü figandadır, arayıp taramadadır!
  • صد هزاران عاشق و معشوق ازو ** در فغان و در نفیر و جست و جو
  • Bizim işimize candan meyli olmayanın körlüğüne işimiz budur işte! 1005
  • کار ما اینست بر کوری آن ** که به کار ما ندارد میل جان
  • Nevaleyi azıksızlar önüne koruz... İşte o yüzden toprağa bu faziletleri veririz biz.
  • این فضیلت خاک را زان رو دهیم ** که نواله پیش بی‌برگان نهیم
  • Çünkü toprak, tozlu ve kapkara görünür ama içinde nurlu sıfatlar vardır.
  • زانک دارد خاک شکل اغبری ** وز درون دارد صفات انوری
  • Dış yüzü iç yüzüyle savaştadır... İç yüzü inci gibidir, dışı taşa benzer.
  • ظاهرش با باطنش گشته به جنگ ** باطنش چون گوهر و ظاهر چو سنگ