- Biz, verdiğimiz şeylere karşılık ihsanlar elde ettik; bizden ihtiyaç, hırs ve garez gitti.
- ما عوض دیدیم آنگه چون عوض ** رفت از ما حاجت و حرص و غرض
- Tuzlu ve helak edici sudan çıktık, arı duru suya, kevser kaynağına atıldık. Ey alem başkalarına ettiğin şeyler, vefasızlıktır, hiledir, aşırı nazdır. 1010
- ز آب شور و مهلکی بیرون شدیم ** بر رحیق و چشمهی کوثر زدیم
- Biz, verdiğimiz şeylere karşılık ihsanlar elde ettik bütün onları, senin başına döktük.
- آنچ کردی ای جهان با دیگران ** بیوفایی و فن و ناز گران
- Çünkü biz savaşa girmiş, savaşa girmiş savaşta şehit olmuş erleriz derler.
- بر سرت ریزیم ما بهر جزا ** که شهیدیم آمده اندر غزا
- Sen de bu suretle bil ki pak Tanrı’nın yürekli ve yiğit öyle kulları vardır ki,
- تا بدانی که خدای پاک را ** بندگان هستند پر حمله و مری
- Dünya yalanının bıyığını koparırlar, otağlarını yardım burcunun ta üstüne kurarlar.
- سبلت تزویر دنیا بر کنند ** خیمه را بر باروی نصرت زنند
- Bu şehitler yine yeni baştan gazi olurlar. Bu tutsaklar yine yardım elde ederler. 1015
- این شهیدان باز نو غازی شدند ** وین اسیران باز بر نصرت زدند
- Sonra yine yeni baştan yokluktan baş gösterirler de anadan doğma kör değilsen gör derler.
- سر برآوردند باز از نیستی ** که ببین ما را گر اکمه نیستی
- Sen de bu suretle bil ki yoklukta güneşler vardır. Burada güneş sayılan, orada süha yıldızıdır.
- تا بدانی در عدم خورشیدهاست ** وآنچ اینجا آفتاب آنجا سهاست
- Kardeş yoklukta varlık nasıl olur? Zıt, zıddın içine nasıl girer sığışır?
- در عدم هستی برادر چون بود ** ضد اندر ضد چون مکنون بود