English    Türkçe    فارسی   

5
1012-1021

  • Çünkü biz savaşa girmiş, savaşa girmiş savaşta şehit olmuş erleriz derler.
  • بر سرت ریزیم ما بهر جزا  ** که شهیدیم آمده اندر غزا 
  • Sen de bu suretle bil ki pak Tanrı’nın yürekli ve yiğit öyle kulları vardır ki,
  • تا بدانی که خدای پاک را  ** بندگان هستند پر حمله و مری 
  • Dünya yalanının bıyığını koparırlar, otağlarını yardım burcunun ta üstüne kurarlar.
  • سبلت تزویر دنیا بر کنند  ** خیمه را بر باروی نصرت زنند 
  • Bu şehitler yine yeni baştan gazi olurlar. Bu tutsaklar yine yardım elde ederler. 1015
  • این شهیدان باز نو غازی شدند  ** وین اسیران باز بر نصرت زدند 
  • Sonra yine yeni baştan yokluktan baş gösterirler de anadan doğma kör değilsen gör derler.
  • سر برآوردند باز از نیستی  ** که ببین ما را گر اکمه نیستی 
  • Sen de bu suretle bil ki yoklukta güneşler vardır. Burada güneş sayılan, orada süha yıldızıdır.
  • تا بدانی در عدم خورشیدهاست  ** وآنچ اینجا آفتاب آنجا سهاست 
  • Kardeş yoklukta varlık nasıl olur? Zıt, zıddın içine nasıl girer sığışır?
  • در عدم هستی برادر چون بود  ** ضد اندر ضد چون مکنون بود 
  • “Ölüden diri çıkarır” hükmünü bil. Yokluk ibadet edenlerin ümididir.
  • یخرج الحی من المیت بدان  ** که عدم آمد امید عابدان 
  • Ambarı boş olan ekinci, yokluk ümidi ile neşelenmez mi? 1020
  • مرد کارنده که انبارش تهیست  ** شاد و خوش نه بر امید نیستیست 
  • O yokluktan tohum bitecek, mahsul verecek diye sevinmez mi? Bu işi anladıysan düşün bak.
  • که بروید آن ز سوی نیستی  ** فهم کن گر واقف معنیستی