- Çünkü biz savaşa girmiş, savaşa girmiş savaşta şehit olmuş erleriz derler.
- بر سرت ریزیم ما بهر جزا ** که شهیدیم آمده اندر غزا
- Sen de bu suretle bil ki pak Tanrı’nın yürekli ve yiğit öyle kulları vardır ki,
- تا بدانی که خدای پاک را ** بندگان هستند پر حمله و مری
- Dünya yalanının bıyığını koparırlar, otağlarını yardım burcunun ta üstüne kurarlar.
- سبلت تزویر دنیا بر کنند ** خیمه را بر باروی نصرت زنند
- Bu şehitler yine yeni baştan gazi olurlar. Bu tutsaklar yine yardım elde ederler. 1015
- این شهیدان باز نو غازی شدند ** وین اسیران باز بر نصرت زدند
- Sonra yine yeni baştan yokluktan baş gösterirler de anadan doğma kör değilsen gör derler.
- سر برآوردند باز از نیستی ** که ببین ما را گر اکمه نیستی
- Sen de bu suretle bil ki yoklukta güneşler vardır. Burada güneş sayılan, orada süha yıldızıdır.
- تا بدانی در عدم خورشیدهاست ** وآنچ اینجا آفتاب آنجا سهاست
- Kardeş yoklukta varlık nasıl olur? Zıt, zıddın içine nasıl girer sığışır?
- در عدم هستی برادر چون بود ** ضد اندر ضد چون مکنون بود
- “Ölüden diri çıkarır” hükmünü bil. Yokluk ibadet edenlerin ümididir.
- یخرج الحی من المیت بدان ** که عدم آمد امید عابدان
- Ambarı boş olan ekinci, yokluk ümidi ile neşelenmez mi? 1020
- مرد کارنده که انبارش تهیست ** شاد و خوش نه بر امید نیستیست
- O yokluktan tohum bitecek, mahsul verecek diye sevinmez mi? Bu işi anladıysan düşün bak.
- که بروید آن ز سوی نیستی ** فهم کن گر واقف معنیستی