English    Türkçe    فارسی   

5
1037-1046

  • Büyücüler pazardakilerin gözleri önünde ay ışığını ölçüp biçerler de para alırlar, kar ederler.
  • Bu ölçüp biçmeyle para kazanırlar. Halbuki alıcının elinden para da çıkar, kumaşı da kaybeder.
  • Bu alemde büyücüdür. Biz, onda ticaret ediyoruz, ondan ölçülüp biçilen ay ışığını alıyoruz.
  • O, büyücü gibi acele,acele beş yüz arşın ay ışığı ölçer. 1040
  • Fakat ey tutsak, ömrünün parasını aldın mıydı paradan da olursun, eline kumaş da geçmez, kesen de bomboş kalır.
  • Sana “kul eüzü” yü okumak, ey tek Tanrı, lütfet, beni bu üfürüklerden koru, feryat bu düğümlerden!
  • O büyücü karılar düğümlere üfürürler. Onların şerrinden sana sığınırım ey imdada yetişen Tanrı, medet demek gerekir.
  • Fakat azizim, bunu işinin, gücünün diliyle de okumalısın. Söz dili gevşektir.
  • Zamanede sana üç yoldaş vardır. Biri vefakardır ikisi gaddar. 1045
  • Biri dostlarındır, öbürü malın mülkün. Üçüncüsüyse iyi işlerdir ve bu vefalıdır.