English    Türkçe    فارسی   

5
1045-1054

  • Zamanede sana üç yoldaş vardır. Biri vefakardır ikisi gaddar. 1045
  • در زمانه مر ترا سه همره‌اند  ** آن یکی وافی و این دو غدرمند 
  • Biri dostlarındır, öbürü malın mülkün. Üçüncüsüyse iyi işlerdir ve bu vefalıdır.
  • آن یکی یاران و دیگر رخت و مال  ** وآن سوم وافیست و آن حسن الفعال 
  • Mal seninle beraber gelmez, evden dışarı bile çıkmaz. Dost gelir, gelir ama mezar başına kadar.
  • مال ناید با تو بیرون از قصور  ** یار آید لیک آید تا به گور 
  • Ölüm günüde dost, sana hal diliyle der ki:
  • چون ترا روز اجل آید به پیش  ** یار گوید از زبان حال خویش 
  • Sana buraya kadar yoldaşım, bundan öteye gidemem. Mezarının başında bir zamancağız dururum.
  • تا بدینجا بیش همره نیستم  ** بر سر گورت زمانی بیستم 
  • Fakat yaptığın işler vefakardır; onlara sarıl ki onlar; mezarın içine kadar seninle gelirler. 1050
  • فعل تو وافیست زو کن ملتحد  ** که در آید با تو در قعر لحد 
  • Mustafa aleyhisselam’ın “Sana, seninle beraber mezara gömülecek bir eş, bir arkadaş lazım. Sen, onunla gömülürsün, sen ölüsün ama o diridir. İyi ise sana iyilikte bulunur, kötüyse senden kurtuluşu giderir.Bu eş, bu arkadaş, senin yaptığın işlerdir. Elinden geldiği kadar işlerini iyileştir, iyi amelde bulun” hadisinin tefsiri. Tanrı elçisi doğru demiştir.
  • در تفسیر قول مصطفی علیه‌السلام لا بد من قرین یدفن معک و هو حی و تدفن معه و انت میت ان کان کریما اکرمک و ان کان لیما اسلمک و ذلک القرین عملک فاصلحه ما استطعت صدق رسول‌الله 
  • Peygamber dedi ki: Bu yol için amelden daha vefalı bir arkadaş, bir yoldaş yoktur.
  • پس پیمبر گفت بهر این طریق  ** باوفاتر از عمل نبود رفیق 
  • Amelin, iyiyse sana ebediyen dost olur. Kötüyse mezarında yılan kesilir.
  • گر بود نیکو ابد یارت شود  ** ور بود بد در لحد مارت شود 
  • Babam, doğruluk yolundaki bu amel, bu kazanç, nasıl olur da üstatsız elde edilebilir?
  • این عمل وین کسب در راه سداد  ** کی توان کرد ای پدر بی‌اوستاد 
  • Alemde en aşağılık sanat bile hiç üstatsız elde edilebilir mi?
  • دون‌ترین کسبی که در عالم رود  ** هیچ بی‌ارشاد استادی بود