- Her sanatın önü bilgidir, ondan sonra amel gelir. Bu suretle de amel, bir müddet mühletten, yahut ecelden sonra gayda verir. 1055
- اولش علمست آنگاهی عمل ** تا دهد بر بعد مهلت یا اجل
- Ey akıl sahibi, sanata çalış, fakat o sanatı, ehil olan kerem sahibi ve temiz bir kişiden öğren.
- استعینوا فیالحرف یا ذا النهی ** من کریم صالح من اهلها
- Kardeş, inciyi sedefin içinde ara, sanatı da sanat ehlinden iste.
- اطلب الدر اخی وسط الصدف ** واطلب الفن من ارباب الحرف
- Öğütçüleri gördünüz mü insaf edin de onlardan öğrenmeye çalışın, çekinmeyin.
- ان رایتم ناصحین انصفوا ** بادروا التعلیم لا تستنکفوا
- Bir adam tabak olsa da tabaklık sanatını yaparken kirli bir hırka giyse bu hırka, onun zenginliğini ululuğunu azaltmaz ki.
- در دباغی گر خلق پوشید مرد ** خواجگی خواجه را آن کم نکرد
- Demirci, demir döverken yırtık pırtık bir elbiseye bürünse halk yanında itibarı eksilmez ki. 1060
- وقت دم آهنگر ار پوشید دلق ** احتشام او نشد کم پیش خلق
- Şu halde kibir elbisesini bedeninden çıkar. Bir şey belleyip öğrenme hususunda aşağılık bir elbiseye bürün.
- پس لباس کبر بیرون کن ز تن ** ملبس ذل پوش در آموختن
- Bilgi sahibi olmanın yolu sözledir. Sanat bellemenin yolu işle.
- علم آموزی طریقش قولی است ** حرفت آموزی طریقش فعلی است
- Yokluk istiyorsan o, konuşup görüşmeyle kaimdir. Bu hususta ne dilin işe yarar ne elin.
- فقر خواهی آن به صحبت قایمست ** نه زبانت کار میآید نه دست
- Can yokluk bilgisini bir candan beller. Bu bilgi ne defterden bellenir, ne dilden!
- دانش آن را ستاند جان ز جان ** نه ز راه دفتر و نه از زبان