- Başının üstünde bir sepet dolusu ekmek var da sen hala şuraya buraya koşup duruyor, ekmek istiyorsun.
- یک سپد پر نان ترا بیفرق سر ** تو همی خواهی لب نان در به در
- Şaşkın mısın ne? Kendi başına dolan. Neden her kapıyı dövüp durursun? Yürü, gönül kapısını döv!
- در سر خود پیچ هل خیرهسری ** رو در دل زن چرا بر هر دری
- Dizine kadar dereye girmişsimde kendinden gafilsin, şundan bundan su isteyip durursun. 1075
- تا بزانویی میان آبجو ** غافل از خود زین و آن تو آب جو
- Önünde de sana yardım edecek su var, ardında da. Fakat kaynaklara ulaşman için önünde de set var, ardında da.
- پیش آب و پس هم آب با مدد ** چشمها را پیش سد و خلف سد
- Ata binmişsin, at oyluğunun altında, fakat süvari at arıyor. Bu nedir? dense at, fakat nerede? Diyor.
- اسپ زیر ران و فارس اسپجو ** چیست این گفت اسپ لیکن اسپ کو
- Hey gidi hey! Bu altındaki at nedir? dedin mi evet diyor, at ama o atı kim gördü acaba?
- هی نه اسپست این به زیر تو پدید ** گفت آری لیک خود اسپی که دید
- Suyun sarhoşu su da gözünün önünde. Kendisi su içinde, fakat akar sudan haberi bile yok.
- مست آب و پیش روی اوست آن ** اندر آب و بیخبر ز آب روان
- İnci gibi hani. İnci de deniz içinde deniz nerede? Der. Sedef gibi olan hayal onun duvarı. 1080
- چون گهر در بحر گوید بحر کو ** وآن خیال چون صدف دیوار او
- Nerede demesi kendisine hicap olmakta, güneşin ziyasını kaplayan bir bulut kesilmede.
- گفتن آن کو حجابش میشود ** ابر تاب آفتابش میشود
- Kendi kötü gözü, gözüne perde olmada. Ben seddimi kaldırdım demesi, kendisine set kesilmede.
- بند چشم اوست هم چشم بدش ** عین رفع سد او گشته سدش