Hey gidi hey! Bu altındaki at nedir? dedin mi evet diyor, at ama o atı kim gördü acaba?
هی نه اسپست این به زیر تو پدید ** گفت آری لیک خود اسپی که دید
Suyun sarhoşu su da gözünün önünde. Kendisi su içinde, fakat akar sudan haberi bile yok.
مست آب و پیش روی اوست آن ** اندر آب و بیخبر ز آب روان
İnci gibi hani. İnci de deniz içinde deniz nerede? Der. Sedef gibi olan hayal onun duvarı. 1080
چون گهر در بحر گوید بحر کو ** وآن خیال چون صدف دیوار او
Nerede demesi kendisine hicap olmakta, güneşin ziyasını kaplayan bir bulut kesilmede.
گفتن آن کو حجابش میشود ** ابر تاب آفتابش میشود
Kendi kötü gözü, gözüne perde olmada. Ben seddimi kaldırdım demesi, kendisine set kesilmede.
بند چشم اوست هم چشم بدش ** عین رفع سد او گشته سدش
Aklı kulağına bağ olmada. Ey Tanrı şaşkını, aklını Tanrı’ya ver.
بند گوش او شده هم هوش او ** هوش با حق دار ای مدهوش او
Mustafa aleyhisselam’ın “Bütün dertlerini bir dert yapanı, Tanrı başka dertlerden kurtarır. Fakat dertlerini dağıtan, birçok şeylere dertlenen kişiyi, hangi vadide helak olacaksa Tanrı kayırmaz”hadisinin tefsiri
در تفسیر قول مصطفی علیهالسلام من جعل الهموم هما واحدا کفاه الله سائر همومه و من تفرقت به الهموم لا یبالی الله فی ای واد اهلکه
Aklını bir çok yerlere dağıttın. Halbuki o saçma sapan uğraşman, o beyhude mırıldanman, bir tereye bile değmez.
هوش را توزیع کردی بر جهات ** مینیرزد ترهای آن ترهات
Aklının suyunu her diken, çekip durdukça akıl suyun, meyvelere nasıl ulaşabilir? 1085
آب هش را میکشد هر بیخ خار ** آب هوشت چون رسد سوی ثمار
Kendine gel de o kötü dalı kes, buda. Bu güzel dala su ver de tazelendir.
هین بزن آن شاخ بد را خو کنش ** آب ده این شاخ خوش را نو کنش
Şimdi ikisi de yeşil ama sonuna bak. Bu sonunda bir şeye yaramaz, öbürüyse meyve verir.
هر دو سبزند این زمان آخر نگر ** کین شود باطل از آن روید ثمر