- Yük dengini İsa’nın başına koymuş da; tekme atan, yuvarlanıp kalgıyan eşeği çayıra salıveriyor.
- بر سر عیسی نهاده تنگ بار ** خر سکیزه میزند در مرغزار
- Sürmeyi kulağa çekmezler. Gönül işini bedenden istemek şart değildir. 1095
- سرمه را در گوش کردن شرط نیست ** کار دل را جستن از تن شرط نیست
- Gönülsen yürü, nazlan, horluk çekme. Bedensen şeker yeme, zehir tat!
- گر دلی رو ناز کن خواری مکش ** ور تنی شکر منوش و زهر چش
- Zehir bedene faydalıdır, şeker zararlı. Bedenin yardım görmemesi daha iyidir.
- زهر تن را نافعست و قند بد ** تن همان بهتر که باشد بیمدد
- Cehennem odunu bedendir, onu azalt, bir odun daha biterse hemen kes!
- هیزم دوزخ تنست و کم کنش ** ور بروید هیزمی رو بر کنش
- Yoksa iki alemde de Ebuleheb’in karısı gibi odun hamalı olursun, odun hamalı.
- ورنه حمال حطب باشی حطب ** در دو عالم همچو جفت بولهب
- Sidre dalını odundan farket, ikisi de yeşil görünür yiğidim ama bir değildir. 1100
- از حطب بشناس شاخ سدره را ** گرچه هر دو سبز باشند ای فتی
- O dalın aslı yedinci kat göktü. Bu dalın aslı ise ateştir, dumandır.
- اصل آن شاخست هفتم آسمان ** اصل این شاخست از نار و دخان
- Duyguya göre ikisi de birbirine benzer. Çünkü göz ve duygunun mezhebi, yanlış görmedir.
- هست مانندا به صورت پیش حس ** که غلطبینست چشم و کیش حس
- Bu, can gözüne görünür, gönle varmak için yorul çabala.
- هست آن پیدا به پیش چشم دل ** جهد کن سوی دل آ جهد المقل