Mademki bilmiyorsun, yol yok deme. Bu yolsuz yoldan bize gitmek görünür.
گر ندانی تا نگویی راه نیست ** زین ره بیراهه ما را رفتنیست
Rüyada neşeli bir halde sağa, sola gitmektesin. O meydanın yolu nerede biliyor musun?
میروی در خواب شادان چپ و راست ** هیچ دانی راه آن میدان کجاست
Sen gözünü kapa, kendini teslim et de kendini o eski şehirde göresin.
تو ببند آن چشم و خود تسلیم کن ** خویش را بینی در آن شهر کهن
Fakat gözünü nasıl kapatabilirsin ki yüzlerce mahmur göz, senin gözünü kapatmadan seni senden almada.
چشم چون بندی که صد چشم خمار ** بند چشم تست این سو از غرار
Sen bir müşterinin aşkı ile gözünü dört açmışsın, ulu olma, baş olma ümidine kapılmışsın. 1115
چارچشمی تو ز عشق مشتری ** بر امید مهتری و سروری
Uyusan bile rüyada o müşteriyi görmedesin. Kötü baykuş, rüyada yıkık yerden başka bir şey görebilir mi?
ور بخسپی مشتری بینی به خواب ** چغد بد کی خواب بیند جز خراب
Kıvrıla büküle her an müşteriyi aramadasın. Fakat neyin var ki satacaksın? Hiçbir şeyin yok, hiçbir şeyin.
مشتری خواهی بهر دم پیچ پیچ ** تو چه داری که فروشی هیچ هیچ
Gönlünde bir ekmek, bir kuşluk kahvaltısı olsaydı alıcılara aldırmazdın bile.
گر دلت را نان بدی یا چاشتی ** از خریداران فراغت داشتی
Peygamberlik davasına kalkışan kişiye “Ne yedin de böyle ahmaklaştın, saçma sapan söyleniyorsun?” denilince “Bir şey bulup yeseydim ne ahmaklaşırdım ne saçma sapan söylenirdim” demesi. Her iyi söze, ehlinden başkasına söylenirse saçma denir, hatta söyliyenler, o sözü söylemeye memur olsalar bile
قصهی آن شخص کی دعوی پیغامبری میکرد گفتندش چه خوردهای کی گیج شدهای و یاوه میگویی گفت اگر چیزی یافتمی کی خوردمی نه گیج شدمی و نه یاوه گفتمی کی هر سخن نیک کی با غیر اهلش گویند یاوه گفته باشند اگر چه در آن یاوه گفتن مامورند
Birisi ben peygamberim bütün peygamberlerden üstünüm diyordu.
آن یکی میگفت من پیغامبرم ** از همه پیغامبران فاضلترم
Boynunu bağlayıp padişaha götürdüler, dediler ki: Bu, ben Tanrı elçisiyim demekte. 1120
گردنش بستند و بردندش به شاه ** کین همی گوید رسولم از اله