Gönlünde bir ekmek, bir kuşluk kahvaltısı olsaydı alıcılara aldırmazdın bile.
گر دلت را نان بدی یا چاشتی ** از خریداران فراغت داشتی
Peygamberlik davasına kalkışan kişiye “Ne yedin de böyle ahmaklaştın, saçma sapan söyleniyorsun?” denilince “Bir şey bulup yeseydim ne ahmaklaşırdım ne saçma sapan söylenirdim” demesi. Her iyi söze, ehlinden başkasına söylenirse saçma denir, hatta söyliyenler, o sözü söylemeye memur olsalar bile
قصهی آن شخص کی دعوی پیغامبری میکرد گفتندش چه خوردهای کی گیج شدهای و یاوه میگویی گفت اگر چیزی یافتمی کی خوردمی نه گیج شدمی و نه یاوه گفتمی کی هر سخن نیک کی با غیر اهلش گویند یاوه گفته باشند اگر چه در آن یاوه گفتن مامورند
Birisi ben peygamberim bütün peygamberlerden üstünüm diyordu.
آن یکی میگفت من پیغامبرم ** از همه پیغامبران فاضلترم
Boynunu bağlayıp padişaha götürdüler, dediler ki: Bu, ben Tanrı elçisiyim demekte. 1120
گردنش بستند و بردندش به شاه ** کین همی گوید رسولم از اله
Halk, bu ne hiledir, bu ne saçma ve kötü şey diye karınca ve çekirge gibi başına üşüşmüş.
خلق بر وی جمع چون مور و ملخ ** که چه مکرست و چه تزویر و چه فخ
Eğer bu, yokluk aleminden elçi olarak gelmişse diyorlar, biz hep peygamberiz hep yüceyiz.
گر رسول آنست که آید از عدم ** ما همه پیغامبریم و محتشم
Biz de oradan garip olarak geldik, neden bu peygamberlik, sana mahsus olsun?
ما از آنجا آمدیم اینجا غریب ** تو چرا مخصوص باشی ای ادیب
Siz de uyuyan bir çocuk gibi yoldan, duraktan habersiz bir halde gelmediniz mi?
نه شما چون طفل خفته آمدیت ** بیخبر از راه وز منزل بدیت
Duraklarda uykuda ve sarhoş olarak geçtiniz. Yoldan, yukarıdan, aşağıdan bir haberiniz bile yoktu. 1125
از منازل خفته بگذشتید و مست ** بیخبر از راه و از بالا و پست
Bizse hoş bir halde beş duygu ve altı cihet aleminin ötesinden ta beş duygu ve altı cihet alemine kadar uyanık olarak yürüdük.
ما به بیداری روان گشتیم و خوش ** از ورای پنج و شش تا پنج و شش
Kılavuzlarımız haberdardı yol biliyorlardı. Onun için durakların aslını temelini gördük.
دیده منزلها ز اصل و از اساس ** چون قلاووز آن خبیر و رهشناس