- Dedi ki gece kaldığım odadadır haberim olmadan orada bıraktım.
- گفت آن حجره که شب جا داشتم ** هیکل آنجا بیخبر بگذاشتم
- Utanıyordu ama hırsı da onu, o yana çekiyordu. Hırs ejderhadır küçücük bir şey değil. 120
- گر چه شرمین بود شرمش حرص برد ** حرص اژدرهاست نه چیزیست خرد
- Heykelin ardına düşüp koşa koşa geldi, onu Mustafa’nın odasında gördü.
- از پی هیکل شتاب اندر دوید ** در وثاق مصطفی و آن را بدید
- Gördü ama Allah eli bizzat o pisliği yıkamaktaydı, kötü gözler ondan ırak olsun; kafir bunu da gördü.
- کان یدالله آن حدث را هم به خود ** خوش همیشوید که دورش چشم بد
- Gördü de heykeli hatırından çıktı. Onda bir coşkunluktur baş gösterdi, yakasını yırttı.
- هیکلش از یاد رفت و شد پدید ** اندرو شوری گریبان را درید
- İki elini yüzüne, başına vuruyor, kafasını duvara kapıya çarpıyordu.
- میزد او دو دست را بر رو و سر ** کله را میکوفت بر دیوار و در
- Bir halde ki burnundan, başından kanlar revan olmaya başladı. O ulu Peygamber, ona acıdı. 125
- آنچنان که خون ز بینی و سرش ** شد روان و رحم کرد آن مهترش
- Naralar atıyordu. Halk başına toplanınca, Ey halk sakının diyordu.
- نعرهها زد خلق جمع آمد برو ** گبر گویان ایهاالناس احذروا
- Ey akılsız kafa diye başına vuruyor, ey nursuz göğüs diye göğsünü dövüyordu.
- میزد او بر سر کای بیعقل سر ** میزد او بر سینه کای بینور بر
- Ey yeryüzünün küllü, senden şu aşağılık cüz-ü, utanmaktadır diye secde ediyor;
- سجده میکرد او کای کل زمین ** شرمسارست از تو این جزو مهین