English    Türkçe    فارسی   

5
12-21

  • Bir adam güneşi örtebilir, gözlerden gizleyebilir mi? Onun tazeliğini pörsütür onu soldurabilir mi?
  • تو اندش پوشید هیچ از دیده‌ها  ** وز طراوت دادن پوسیده‌ها 
  • Yahut haddi sonu olmayan nurunu eksiltebilir mi? Yahut da onu mertebesinden indirebilir mi?
  • یا ز نور بی‌حدش توانند کاست  ** یا به دفع جاه او توانند خاست 
  • Ululara haset edene o haset ebedi bir ölümdür.
  • هر کسی کو حاسد کیهان بود  ** آن حسد خود مرگ جاویدان بود 
  • Senin kadrin, rütbense akılların anlayacağı dereceyi çoktan geçti. Akıl, seni anlatmada şaşırdı, aciz kaldı. 15
  • قدر تو بگذشت از درک عقول  ** عقل اندر شرح تو شد بوالفضول 
  • Gerçi bu akıl, anlatmada aciz oldu ama yine de acizcesine anlatması gerek.
  • گر چه عاجز آمد این عقل از بیان  ** عاجزانه جنبشی باید در آن 
  • Çünkü hepsi anlaşılmayan bir şey bilin ki atılıvermez.
  • ان شیا کله لا یدرک  ** اعلموا ان کله لا یترک 
  • Bulutunun tufanını içemezsen su içmeyi nasıl terk edersin?
  • گر نتانی خورد طوفان سحاب  ** کی توان کردن بترک خورد آب 
  • Sırrı atıp ortaya koyamazsan kabuklarını anlat, onunla anlayışları tazele!
  • راز را گر می‌نیاری در میان  ** درکها را تازه کن از قشر آن 
  • Sözler sana göre kabuklardan ibarettir ama başka anlayışlara göre tamamıyla içtir. 20
  • نطقها نسبت به تو قشرست لیک  ** پیش دیگر فهمها مغزست نیک 
  • Gök arşa göre aşağıdadır ama bu bir yığın toprağa göre pek yücedir.
  • آسمان نسبت به عرش آمد فرود  ** ورنه بس عالیست سوی خاک‌تود