- Bu aşık sevgilisinin huzurunda yaptığı işleri bir bir sayıyor, diyordu ki:
- آن یکی عاشق به پیش یار خود ** میشمرد از خدمت و از کار خود
- Senin için şunları yaptım, bunları ettim. Şu savaş meydanında oklara nişan oldum.
- کز برای تو چنین کردم چنان ** تیرها خوردم درین رزم و سنان
- Mal gitti kuvvet gitti, namus gitti. Aşkından nice muratsızlıklara uğradım.
- مال رفت و زور رفت و نام رفت ** بر من از عشقت بسی ناکام رفت
- Hiçbir sabah, beni uyur, yahut güler bir halde görmedi. Hiçbir akşam, beni düzgün bir halde bulmadı. 1245
- هیچ صبحم خفته یا خندان نیافت ** هیچ شامم با سر و سامان نیافت
- Acı ve tortulu neler içmişse etraflıca ve bir bir saymaktaydı.
- آنچ او نوشیده بود از تلخ و درد ** او به تفصیلش یکایک میشمرد
- Sevgilisine minnet olsun diye değil de aşkına yüzlerce tanık olmak üzere bunları sayıp döküyordu.
- نه از برای منتی بل مینمود ** بر درستی محبت صد شهود
- Aklı olanlara bir işaret yeter. Aşıkların sevgiliye karşı duydukları susuzluk, ne vakti gider, biter ki,
- عاقلان را یک اشارت بس بود ** عاشقان را تشنگی زان کی رود
- Usanmadan sözünü tekrarlar durur. Hiç balık bir işaretle duru suya kanar mı?
- میکند تکرار گفتن بیملال ** کی ز اشارت بس کند حوت از زلال
- Bir söz bile söylemedim diye şikayet ederek o eski derde ait yüzlerce söz söylüyordu. 1250
- صد سخن میگفت زان درد کهن ** در شکایت که نگفتم یک سخن
- Onda bir ateş vardı fakat neydi, bilmiyordu. Yalnız mum gibi, onun hararetiyle ağlayıp duruyordu.
- آتشی بودش نمیدانست چیست ** لیک چون شمع از تف آن میگریست