- Hiçbir sabah, beni uyur, yahut güler bir halde görmedi. Hiçbir akşam, beni düzgün bir halde bulmadı. 1245
- هیچ صبحم خفته یا خندان نیافت ** هیچ شامم با سر و سامان نیافت
- Acı ve tortulu neler içmişse etraflıca ve bir bir saymaktaydı.
- آنچ او نوشیده بود از تلخ و درد ** او به تفصیلش یکایک میشمرد
- Sevgilisine minnet olsun diye değil de aşkına yüzlerce tanık olmak üzere bunları sayıp döküyordu.
- نه از برای منتی بل مینمود ** بر درستی محبت صد شهود
- Aklı olanlara bir işaret yeter. Aşıkların sevgiliye karşı duydukları susuzluk, ne vakti gider, biter ki,
- عاقلان را یک اشارت بس بود ** عاشقان را تشنگی زان کی رود
- Usanmadan sözünü tekrarlar durur. Hiç balık bir işaretle duru suya kanar mı?
- میکند تکرار گفتن بیملال ** کی ز اشارت بس کند حوت از زلال
- Bir söz bile söylemedim diye şikayet ederek o eski derde ait yüzlerce söz söylüyordu. 1250
- صد سخن میگفت زان درد کهن ** در شکایت که نگفتم یک سخن
- Onda bir ateş vardı fakat neydi, bilmiyordu. Yalnız mum gibi, onun hararetiyle ağlayıp duruyordu.
- آتشی بودش نمیدانست چیست ** لیک چون شمع از تف آن میگریست
- Sevgili dedi ki: Doğru bütün bunları yaptın ama kulağını iyi aç ve dinle,
- گفت معشوق این همه کردی ولیک ** گوش بگشا پهن و اندر یاب نیک
- Aşkın ve sevginin aslının aslı olan bir şey var ki onu yapmadın. Bu yaptıklarının hepsi feridir.
- کانچ اصل اصل عشقست و ولاست ** آن نکردی اینچ کردی فرعهاست
- Aşık söyle dedi, o asıl nedir? Sevgili dedi ki: Ölmek ve yok olmaktır.
- گفتش آن عاشق بگو که آن اصل چیست ** گفت اصلش مردنست ونیستیست