English    Türkçe    فارسی   

5
1267-1276

  • Müftü dedi ki: Gözyaşı denilen o yaş niçin aktı? O, ne gördü, neden ağladı? Önce buna dikkat etmek gerek.
  • Acaba gizlice ne gördü de o gözyaşı çeşmesi aktı?
  • Eğer yalvarıp yakaran kişi, o alemi gördüyse ağlayışı ile namazı daha makbul bir hale gelir.
  • Yok, o ağlayış, o yaş, beden zahmetindense ip de kırıldı iğne de. 1270
  • Bir mürit, şeyhin huzuruna geldi. Pir, ihtiyar demek olan bu şeyh söziyle yaşça ihtiyar olan değil, akıl ve marifet bakımından tecrübe sahibi bulunanı kasdediyorum. İsa aleyhisselam da beşikte çocuktur, Yahya aleyhisselam da çocuk mektebine gider ama ikisi de pirdir, peygamberdir, mürit, şeyhini ağlar buldu. Onu görüp ona uydu, o da ağlamaya koyuldu. İş bitip dışarı çıkınca şeyhin halini daha iyi bilen başka bir mürit, gayrete gelip hemen arkasından koştu, ona yetişti. Dedi ki: Kardeş, bak, sana söyliyim: Tanrı hakkı için şeyh alıyordu, ben de ağladım diye aklına bir şey getirme ve böyle bir söz söyleme. Otuz yıl riyasız riyazat çekmek, tehlikeleri atlatmak, ejderhalarla dolu denizleri, aslan ve kaplarla dolu yüce dağları aşmak gerektir ki şeyhin ağlayışına sahip olasın; yahut da bütün bunlarla beraber yine o ağlayışa sahip olmazsın, bu da var. O makama erişebilirsen “Yeryüzü bana gösterildi” diye çok şükür etmen gerek.
  • Bir mürit pirinin huzuruna vardı. Pir, hay hayla ağlıyordu.
  • Mürit şeyhi ağlıyor görünce o da ağlamaya koyuldu, gözünden yaşlar akmaya başladı.
  • Kulağı duyan bir dost bir dosta latife etti mi bir kere güler, sağır iki kere.
  • Birinci gülüşü halkı güler görerek taklitle gülmektir.
  • Onlar gibi o da güler, güler ama öbür gülenlerin halinden haberi yoktur. 1275
  • Neden güldünüz diye sorar, anlayınca ikinci defa gülmeye başlar.