English    Türkçe    فارسی   

5
1272-1281

  • Mürit şeyhi ağlıyor görünce o da ağlamaya koyuldu, gözünden yaşlar akmaya başladı.
  • Kulağı duyan bir dost bir dosta latife etti mi bir kere güler, sağır iki kere.
  • Birinci gülüşü halkı güler görerek taklitle gülmektir.
  • Onlar gibi o da güler, güler ama öbür gülenlerin halinden haberi yoktur. 1275
  • Neden güldünüz diye sorar, anlayınca ikinci defa gülmeye başlar.
  • Mukallit de kendisindeki neşeyle aynen sağıra benzer.
  • Şeyhin ışığı vurur, meşrebi akseder, müritlere bir neşe feyzidir gelir. Fakat bu feyiz müritlerden değildir, şeyhtendir.
  • Bu hal, suda duran sepete, cama vuran ışığa benzer. Bu hali, kendilerinden bilirlerse noksanlıktır.
  • Irmaktan çıkarıldı mı o inatçı, ondaki suyun, dereden olduğunu anlar bilir. 1280
  • Cam da, ay batınca o ışığın, aydın aydan olduğunu anlar.