Der ki: Bunca uzun ve uzak yollardan geldim. Hakikat, hep bu hakikatmış, sırlar; hep bu sırlar.
گوید از چندین ره دور و دراز ** کین حقیقت بود و این اسرار و راز
Ben o vadide kendimden uzak olarak neşeleniyor, körlüğümden, hamlığımdan, 1285
من در آن وادی چگونه خود ز دور ** شادیی میکردم از عمیا و شور
Ne hayaller kuruyordum, halbuki ne umuyordum ne çıktı? Ters anlayışım, meğer bana ters ve yanlış suretler gösteriyormuş.
من چه میبستم خیال و آن چه بود ** درک سستم سست نقشی مینمود
Yolda emekleyen çocukta erlerin düşüncesi nerede? Nerede onun hayali? Nerede dosdoğru hakikat?
طفل راه را فکرت مردان کجاست ** کو خیال او و کو تحقیق راست
Çocukların düşünceleri ya dadıdır, ya süt. Ya kuru üzümdür, cevizdir yahut da bağırıp ağlama.
فکر طفلان دایه باشد یا که شیر ** یا مویز و جوز یا گریه و نفیر
O mukallit de illetli bir çocuğa benzer. İnce bahislere girişir, deliller getirir ama aldırma.
آن مقلد هست چون طفل علیل ** گر چه دارد بحث باریک و دلیل
Delil bulmada ki, müşkül işleri halletmedeki o derinleşme, onu basiretten alır. 1290
آن تعمق در دلیل و در شکال ** از بصیرت میکند او را گسیل
Sırrının sürmesi olan hakikati bırakmıştır da müşkül şeyleri söylemeye girişmiştir.
مایهای کو سرمهی سر ویست ** برد و در اشکال گفتن کار بست
Ey mukallit, Buhara’dan dön de horluğa doğru yürü, ancak bu suretle aslan bir er olabilirsin.
ای مقلد از بخارا باز گرد ** رو به خواری تا شوی تو شیرمرد
Nihayette kendi içinde başka bir Buhara görürsün ki saflar yaran erler bile onun meclisinde kendilerinden geçmiş, bir şey anlamaz bir hale girmişlerdir.
تا بخارای دگر بینی درون ** صفدران در محفلش لا یفقهون