English    Türkçe    فارسی   

5
1309-1318

  • Onun gözyaşı, gözüne benzer. Görmeyen göz nasıl olur da gören göze benzer.
  • آب دیده‌ی او چو دیده‌ی او بود  ** دیده‌ی نادیده دیده کی شود 
  • Onun gördüğünü ellemeye imkan yoktur, ne akıl kıyası ile bilinir, ne duygu yolu ile! 1310
  • آنچ او بیند نتان کردن مساس  ** نه از قیاس عقل و نه از راه حواس 
  • Gece, ta uzaktan nuru gördü mü kaçar. Şu halde gece karanlığı, nurun halini nasıl bilir?
  • شب گریزد چونک نور آید ز دور  ** پس چه داند ظلمت شب حال نور 
  • Sinek, rüzgardan kaçar. Artık nasıl olur da rüzgarların zevkini tadabilir?
  • پشه بگریزد ز باد با دها  ** پس چه داند پشه ذوق بادها 
  • Önü olmayan geldi mi sonradan olan, abes olur. Şu halde önü olmayan, sonradan olanı nereden bilecek?
  • چون قدیم آید حدث گردد عبث  ** پس کجا داند قدیمی را حدث 
  • Önü olmayan sonradan olan şeye aksetti mi onu hayran eder. Onu yok etti mi de kendi rengine boyar.
  • بر حدث چون زد قدم دنگش کند  ** چونک کردش نیست هم‌رنگش کند 
  • Dilersen yüzlerce benzerini bulabilirsin. Fakat benim için lüzum yok o yoksul: 1315
  • گر بخواهی تو بیایی صد نظیر  ** لیک من پروا ندارم ای فقیر 
  • Bu “Elif lâm mim ve Hâ mim” bu harfler tıpkı Musa’nın asasına benzer.
  • این الم و حم این حروف  ** چون عصای موسی آمد در وقوف 
  • Harfler de görünüşte bu harflere benzerler. Fakat bunların vasıflarından değillerdir.
  • حرفها ماند بدین حرف از برون  ** لیک باشد در صفات این زبون 
  • Sınama sözünden eline bir sopa alan kişinin sopası, bir iş başarma da hiç Musa’nın sopasına döner mi?
  • هر که گیرد او عصایی ز امتحان  ** کی بود چون آن عصا وقت بیان