- Böyle olan o ateş hayali bilir, o hayalin yolda eğreti olduğunu anlar.
- تا بداند که آن خیال ناریه ** در طریقت نیست الا عاریه
- Hırs çirkinleri güzel gösterir. Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
- زشتها را خوب بنماید شره ** نیست چون شهوت بتر ز آفتاب ره
- Şehvet yüz binlerce iyi adı kötüye çıkarmıştır. Yüz binlerce akıllı, fikirli adamı şaşkın bir hale getirmiştir. 1370
- صد هزاران نام خوش را کرد ننگ ** صد هزاران زیرکان را کرد دنگ
- Bir eşeği bile Mısır Yusuf’u gibi güzel gösterdikten sonra o çıfıt, bir Yusuf’u nasıl gösterir?
- چون خری را یوسف مصری نمود ** یوسفی را چون نماید آن جهود
- Pisliği afsunu ile sana bal göstermede, iş inada bindi mi balı nasıl gösterir? Bir düşün artık.
- بر تو سرگین را فسونش شهد کرد ** شهد را خود چون کند وقت نبرد
- Şehvet yemeden olur, az ye. Yahut bir kadın nikahla da kötülükten kaç.
- شهوت از خوردن بود کم کن ز خور ** یا نکاحی کن گریزان شو ز شر
- Yedin içtin mi şehvet, seni harama çeker. Ele gireni elbet harcetmek gerektir.
- چون بخوردی میکشد سوی حرم ** دخل را خرجی بباید لاجرم
- Şu halde nikah Lâhavle okumaya benzer. Oku, yani bir kadın nikahla da şehvet, seni belaya düşürmesin. 1375
- پس نکاح آمد چو لاحول و لا ** تا که دیوت نفکند اندر بلا
- Madem ki, yemeye içmeye hırsın var, çabuk bir kadın al evlen. Yoksa bil ki kedi gelir yağlı kuyruğu kapar.
- چون حریص خوردنی زن خواه زود ** ورنه آمد گربه و دنبه ربود
- Sıçrayan eşeğin sırtına taş yükü vur, o kaçmadan, sıçramadan önce sırtına yükü yükle.
- بار سنگی بر خری که میجهد ** زود بر نه پیش از آن کو بر نهد