- Bir eşeği bile Mısır Yusuf’u gibi güzel gösterdikten sonra o çıfıt, bir Yusuf’u nasıl gösterir?
- چون خری را یوسف مصری نمود ** یوسفی را چون نماید آن جهود
- Pisliği afsunu ile sana bal göstermede, iş inada bindi mi balı nasıl gösterir? Bir düşün artık.
- بر تو سرگین را فسونش شهد کرد ** شهد را خود چون کند وقت نبرد
- Şehvet yemeden olur, az ye. Yahut bir kadın nikahla da kötülükten kaç.
- شهوت از خوردن بود کم کن ز خور ** یا نکاحی کن گریزان شو ز شر
- Yedin içtin mi şehvet, seni harama çeker. Ele gireni elbet harcetmek gerektir.
- چون بخوردی میکشد سوی حرم ** دخل را خرجی بباید لاجرم
- Şu halde nikah Lâhavle okumaya benzer. Oku, yani bir kadın nikahla da şehvet, seni belaya düşürmesin. 1375
- پس نکاح آمد چو لاحول و لا ** تا که دیوت نفکند اندر بلا
- Madem ki, yemeye içmeye hırsın var, çabuk bir kadın al evlen. Yoksa bil ki kedi gelir yağlı kuyruğu kapar.
- چون حریص خوردنی زن خواه زود ** ورنه آمد گربه و دنبه ربود
- Sıçrayan eşeğin sırtına taş yükü vur, o kaçmadan, sıçramadan önce sırtına yükü yükle.
- بار سنگی بر خری که میجهد ** زود بر نه پیش از آن کو بر نهد
- Ateşin ne yaptığını bilmezsin, savul oradan. Bu çeşit bilginle ateşin çevresinde dönüp dolaşma.
- فعل آتش را نمیدانی تو برد ** گرد آتش با چنین دانش مگرد
- Ateşe çömleği koyup çorba pişirmeyi bilmiyorsan bil ki ne çömlek kalır, ne çorba.
- علم دیگ و آتش ار نبود ترا ** از شرر نه دیگ ماند نه ابا
- Su hazır olmalı, ahçılığı da bilmelisin ki o tenceredeki çorba, dökülmeden, bozulmadan pişsin. 1380
- آب حاضر باید و فرهنگ نیز ** تا پزد آب دیگ سالم در ازیز