- Tanrı, nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler, huylara uygundur.
- نفس ما را صورت خر بدهد او ** زانک صورتها کند بر وفق خو
- Kıyamette sırların açığa çıkması budur. Tanrı hakkı için eşeğe benzeyen nefisten kaç. 1395
- این بود اظهار سر در رستخیز ** الله الله از تن چون خر گریز
- Tanrı, kafirleri ateşle korkutmuştur. Onlar da ateşe utançtan hayırlıdır demişlerdir.
- کافران را بیم کرد ایزد ز نار ** کافران گفتند نار اولی ز عار
- Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi.
- گفت نی آن نار اصل عارهاست ** همچو این ناری که این زن را بکاست
- Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu.
- لقمه اندازه نخورد از حرص خود ** در گلو بگرفت لقمه مرگ بد
- A haris adam doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve palüze bile olsa.
- لقمه اندازه خور ای مرد حریص ** گرچه باشد لقمه حلوا و خبیص
- Tanrı, teraziye dil verdi. Aklını başına devşir de Kuran’dan Rahman suresini oku. 1400
- حق تعالی داد میزان را زبان ** هین ز قرآن سورهی رحمن بخوان
- Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah seni azdıran bir düşmandır.
- هین ز حرص خویش میزان را مهل ** آز و حرص آمد ترا خصم مضل
- Hırs, hepsini ister fakat bütün lezzetlerden mahrum olur. A turp oğlu turp hırsa tapma.
- حرص جوید کل بر آید او ز کل ** حرص مپرست ای فجل ابن الفجل
- O halayıkcağız hem gidiyor, hem de ah diyordu; a kadın sen ustayı yola saldın.
- آن کنیزک میشد و میگفت آه ** کردی ای خاتون تو استا را به راه