- Ustasız is yapmak istedin. Bilgisizlikle canınla oynamaya kalkıştın.
- کار بیاستاد خواهی ساختن ** جاهلانه جان بخواهی باختن
- Benden bir bilgidir çaldın, çaldın ama tuzağın ahvalini sormaya arlandın. 1405
- ای ز من دزدیده علمی ناتمام ** ننگ آمد که بپرسی حال دام
- Kuş, hem harmanından tane toplamalıydı, hem de boynuna ip dolaşmamalıydı.
- هم بچیدی دانه مرغ از خرمنش ** هم نیفتادی رسن در گردنش
- Taneyi az ye bu kadar pis boğaz olma. “Yiyin” emrini okudunsa “İsraf etmeyin” emrini de oku.
- دانه کمتر خور مکن چندین رفو ** چون کلوا خواندی بخوان لا تسرفوا
- Bu suretle tane yemekle beraber tuzağa da düşme. Bilgi ve kanaat ancak bunu icap ettirir.
- تا خوری دانه نیفتی تو به دام ** این کند علم و قناعت والسلام
- Akıllı kişi dünyanın gamını yemez, nimetini yer. Bilgisizlerse nedamet içinde mahrum kalırlar.
- نعمت از دنیا خورد عاقل نه غم ** جاهلان محروم مانده در ندم
- Boğazlarına tuzağın ipi dolaştı mi tane yemek, hepsine haram olur. 1410
- چون در افتد در گلوشان حبل دام ** دانه خوردن گشت بر جمله حرام
- Kuş, tuzaktaki taneyi nasıl yer? Yemeye kalkışırsa tuzaktaki tane zehre döner.
- مرغ اندر دام دانه کی خورد ** دانه چون زهرست در دام ار چرد
- Tuzaktaki taneyi gafil kuş yer, halkın bu dünya tuzağındaki nimetleri yemesi gibi.
- مرغ غافل میخورد دانه ز دام ** همچو اندر دام دنیا این عوام
- Akıllı ve işten haberi olan kuşlar, kendilerini taneden adamakıllı çekerler.
- باز مرغان خبیر هوشمند ** کردهاند از دانه خود را خشکبند