- Kuş, hem harmanından tane toplamalıydı, hem de boynuna ip dolaşmamalıydı.
- هم بچیدی دانه مرغ از خرمنش ** هم نیفتادی رسن در گردنش
- Taneyi az ye bu kadar pis boğaz olma. “Yiyin” emrini okudunsa “İsraf etmeyin” emrini de oku.
- دانه کمتر خور مکن چندین رفو ** چون کلوا خواندی بخوان لا تسرفوا
- Bu suretle tane yemekle beraber tuzağa da düşme. Bilgi ve kanaat ancak bunu icap ettirir.
- تا خوری دانه نیفتی تو به دام ** این کند علم و قناعت والسلام
- Akıllı kişi dünyanın gamını yemez, nimetini yer. Bilgisizlerse nedamet içinde mahrum kalırlar.
- نعمت از دنیا خورد عاقل نه غم ** جاهلان محروم مانده در ندم
- Boğazlarına tuzağın ipi dolaştı mi tane yemek, hepsine haram olur. 1410
- چون در افتد در گلوشان حبل دام ** دانه خوردن گشت بر جمله حرام
- Kuş, tuzaktaki taneyi nasıl yer? Yemeye kalkışırsa tuzaktaki tane zehre döner.
- مرغ اندر دام دانه کی خورد ** دانه چون زهرست در دام ار چرد
- Tuzaktaki taneyi gafil kuş yer, halkın bu dünya tuzağındaki nimetleri yemesi gibi.
- مرغ غافل میخورد دانه ز دام ** همچو اندر دام دنیا این عوام
- Akıllı ve işten haberi olan kuşlar, kendilerini taneden adamakıllı çekerler.
- باز مرغان خبیر هوشمند ** کردهاند از دانه خود را خشکبند
- Çünkü, tuzağın içindeki taneler zehirlidir. Kördür o kuş ki tuzaktan tane diler.
- که اندرون دام دانه زهرباست ** کور آن مرغی که در فخ دانه خواست
- Tuzak sahibi, aptalların başını keser. Güzel ve narin olanlarıysa meclislere çeker götürür. 1415
- صاحب دام ابلهان را سر برید ** وآن ظریفان را به مجلسها کشید