English    Türkçe    فارسی   

5
1408-1417

  • Bu suretle tane yemekle beraber tuzağa da düşme. Bilgi ve kanaat ancak bunu icap ettirir.
  • تا خوری دانه نیفتی تو به دام  ** این کند علم و قناعت والسلام 
  • Akıllı kişi dünyanın gamını yemez, nimetini yer. Bilgisizlerse nedamet içinde mahrum kalırlar.
  • نعمت از دنیا خورد عاقل نه غم  ** جاهلان محروم مانده در ندم 
  • Boğazlarına tuzağın ipi dolaştı mi tane yemek, hepsine haram olur. 1410
  • چون در افتد در گلوشان حبل دام  ** دانه خوردن گشت بر جمله حرام 
  • Kuş, tuzaktaki taneyi nasıl yer? Yemeye kalkışırsa tuzaktaki tane zehre döner.
  • مرغ اندر دام دانه کی خورد  ** دانه چون زهرست در دام ار چرد 
  • Tuzaktaki taneyi gafil kuş yer, halkın bu dünya tuzağındaki nimetleri yemesi gibi.
  • مرغ غافل می‌خورد دانه ز دام  ** هم‌چو اندر دام دنیا این عوام 
  • Akıllı ve işten haberi olan kuşlar, kendilerini taneden adamakıllı çekerler.
  • باز مرغان خبیر هوشمند  ** کرده‌اند از دانه خود را خشک‌بند 
  • Çünkü, tuzağın içindeki taneler zehirlidir. Kördür o kuş ki tuzaktan tane diler.
  • که اندرون دام دانه زهرباست  ** کور آن مرغی که در فخ دانه خواست 
  • Tuzak sahibi, aptalların başını keser. Güzel ve narin olanlarıysa meclislere çeker götürür. 1415
  • صاحب دام ابلهان را سر برید  ** وآن ظریفان را به مجلسها کشید 
  • Çünkü aptalların ancak etleri işe yarar. Güzel ve zariflerinse güzel sesleri işe yarar.
  • که از آنها گوشت می‌آید به کار  ** وز ظریفان بانگ و ناله‌ی زیر و زار 
  • Hasılı halayıkcağız kapının yarığından, hanımının eşeğin altında can verdiğini görünce,
  • پس کنیزک آمد از اشکاف در  ** دید خاتون را به مرده زیر خر