English    Türkçe    فارسی   

5
1475-1484

  • Civarı yoksullarla Kâbe kesilmişti. Bir şey umanlar hep onun civarına gelirlerdi. 1475
  • کعبه‌ی درویش بودی کوی او  ** آمدندی مستمندان سوی او 
  • Riyasız olarak mahsulünün onda birini verir, buğday samandan ayrıldı mi tekrar,
  • هم ز خوشه عشر دادی بی‌ریا  ** هم ز گندم چون شدی از که جدا 
  • Öğütülüp un haline geldi mi, ekmek pişirildi mi yine onda birini verirdi.
  • آرد گشتی عشر دادی هم از آن  ** نان شدی عشر دگر دادی ز نان 
  • Her elde ettiğinin onda birini verir, ektiğinin öşrünü dört kere yoksullara dağıtırdı.
  • عشر هر دخلی فرو نگذاشتی  ** چارباره دادی زانچ کاشتی 
  • O, yiğit her zaman bütün oğullarına vasiyetlerde bulunur;
  • بس وصیتها بگفتی هر زمان  ** جمع فرزندان خود را آن جوان 
  • Tanrı hakkı için, Tanrı hakkı için benden sonra hırsınıza uyup yoksulların hakkını vermemezlikte bulunmayın. 1480
  • الله الله قسم مسکین بعد من  ** وا مگیریدش ز حرص خویشتن 
  • Bu onda birleri verin de Tanrı koruması ile mahsulünüz elinizde kalsın.
  • تا بماند بر شما کشت و ثمار  ** در پناه طاعت حق پایدار 
  • Tahmine şüpheye hacet yok, mahsulleri gayp âleminden veren de Tanrıdır, meyveleri veren de.
  • دخلها و میوه‌ها جمله ز غیب  ** حق فرستادست بی‌تخمین و ریب 
  • Gelir zamanında harcedersen bu harcetmen, kar kazancıdır, kar edersin.
  • در محل دخل اگر خرجی کنی  ** درگه سودست سودی بر زنی 
  • Köylünün çoğu tarlasından elde ettiği tohumu yine eker.
  • ترک اغلب دخل را در کشت‌زار  ** باز کارد که ویست اصل ثمار