- Yediğinden fazlasını yine tohumluk yapar. Çünkü tekrar mahsul elde edeceğinden şüphe etmez. 1485
- بیشتر کارد خورد زان اندکی ** که ندارد در بروییدن شکی
- Tohumu, o yerden elde ettiği için yine o yere saçmaktan çekinmez.
- زان بیفشاند به کشتن ترک دست ** که آن غلهش هم زان زمین حاصل شدست
- Kunduracı da ekmeğinden arttırdığı parayla gön ve sahtiyan satın alır.
- کفشگر هم آنچ افزاید ز نان ** میخرد چرم و ادیم و سختیان
- Elime ne geçiyorsa bunlardan geçiyor. Kapalı rızkım bunlarla açılıyor der.
- که اصول دخلم اینها بودهاند ** هم ازینها میگشاید رزق بند
- Eline geçen para o yüzden geçtiğinden parasını ona sarf eder.
- دخل از آنجا آمدستش لاجرم ** هم در آنجا میکند داد و کرم
- Fakat bu yer ve deri, ancak perdedir. Asıl rızkı, her an Tanrıdan bil. 1490
- این زمین و سختیان پردهست و بس ** اصل روزی از خدا دان هر نفس
- Elde ettiğin karı, elde ettiğin yere ekersen birine karşılık yüz bin elde edersin.
- چون بکاری در زمین اصل کار ** تا بروید هر یکی را صد هزار
- Tutalım şimdi sebep sandığın yere tohumu ektin.
- گیرم اکنون تخم را گر کاشتی ** در زمینی که سبب پنداشتی
- İki üç yıl o tohum bitmez, mahsul vermezse ne yaparsın? Tanrıya yalvarmadan el açıp dua etmeden başka elinden ne gelir?
- چون دو سه سال آن نروید چون کنی ** جز که در لابه و دعا کف در زنی
- Tanrı huzurunda elini başına vurursun. Bu el ve baş, bu çırpınış, rızkı onun verdiğine tanıktır.
- دست بر سر میزنی پیش اله ** دست و سر بر دادن رزقش گواه