English    Türkçe    فارسی   

5
1490-1499

  • Fakat bu yer ve deri, ancak perdedir. Asıl rızkı, her an Tanrıdan bil. 1490
  • این زمین و سختیان پرده‌ست و بس  ** اصل روزی از خدا دان هر نفس 
  • Elde ettiğin karı, elde ettiğin yere ekersen birine karşılık yüz bin elde edersin.
  • چون بکاری در زمین اصل کار  ** تا بروید هر یکی را صد هزار 
  • Tutalım şimdi sebep sandığın yere tohumu ektin.
  • گیرم اکنون تخم را گر کاشتی  ** در زمینی که سبب پنداشتی 
  • İki üç yıl o tohum bitmez, mahsul vermezse ne yaparsın? Tanrıya yalvarmadan el açıp dua etmeden başka elinden ne gelir?
  • چون دو سه سال آن نروید چون کنی  ** جز که در لابه و دعا کف در زنی 
  • Tanrı huzurunda elini başına vurursun. Bu el ve baş, bu çırpınış, rızkı onun verdiğine tanıktır.
  • دست بر سر می‌زنی پیش اله  ** دست و سر بر دادن رزقش گواه 
  • Bu suretle anlar bilirsin ki rızkın aslının aslı, odur. Rızık arayan da onu arar. 1495
  • تا بدانی اصل اصل رزق اوست  ** تا همو را جوید آنک رزق‌جوست 
  • Rızkı ondan ara, Zeyd’den, Amr’dan değil. Sarhoşluğu ondan iste esrardan, şaraptan değil.
  • رزق از وی جو مجو از زید و عمرو  ** مستی از وی جو مجو از بنگ و خمر 
  • Zenginliği defineden, hazineden, maldan mülkten değil, ondan dile. Yardımı amcadan, dayıdan değil ondan iste.
  • توانگری زو خو نه از گنج و مال  ** نصرت از وی خواه نه از عم و خال 
  • Çünkü sonunda bütün bunları bırakıp gideceksin. Kendine gel de o zaman kimi çağırıyor, kimden imdat istiyordun, bir düşün!
  • عاقبت زینها بخواهی ماندن  ** هین کرا خواهی در آن دم خواندن 
  • Şimdi de onu çağır, ondan başkalarını bırak. bırak da cihan mülküne varis ol.
  • این دم او را خوان و باقی را بمان  ** تا تو باشی وارث ملک جهان