- Ey ambar sahibi, sözü aklından duy da buğdayını Tanrı yerine saç!
- بشنو از عقل خود ای انباردار ** گندم خود را به ارض الله سپار
- Saç da hırsızdan da emin olsun, buğday bitinden de. Şeytanı, Şeytanın oğlu ile beraber çabuk öldür.
- تا شود آمن ز دزد و از شپش ** دیو را با دیوچه زوتر بکش
- Çünkü o, seni yoksullukla korkutup durmadadır. Ey erkek çakır kuşu, ceylan avlar gibi avla onu.
- کو همی ترساندت هم دم ز فقر ** همچو کبکش صید کن ای نره صقر
- Padişahın, muradına erişmiş yüce doğanı, ceylana avlanırsa ayıptır.
- باز سلطان عزیزی کامیار ** ننگ باشد که کند کبکش شکار
- Adam bu çeşit bir hayli öğüt tohumları ekti ama oğullarının yeri çoraktı bir fayda vermedi. 1530
- بس وصیت کرد و تخم وعظ کاشت ** چون زمینشان شوره بد سودی نداشت
- Öğütçü, yüzlerce çalışıp çabalasa öğüdü duymak ve kabullenmek için dinleyende kabul edici kulak gerek.
- گرچه ناصح را بود صد داعیه ** پند را اذنی بباید واعیه
- Sen yüzlerce lütuflarda bulunarak ona öğüt verirsin ama bu öğütün, onun kulağına bile girmez.
- تو به صد تلطیف پندش میدهی ** او ز پندت میکند پهلو تهی
- Duymayan inatçı bir adam, yüzlerce söyleyeni aciz bırakır.
- یک کس نامستمع ز استیز و رد ** صد کس گوینده را عاجز کند
- Peygamberlerden daha Öğütçü, daha güzel sözlü kim vardır? Nefesleri tasa bile tesir eder.
- ز انبیا ناصحتر و خوش لهجهتر ** کی بود کی گرفت دمشان در حجر
- Fakat dağ taş bile onların sözlerini duydu, sözleri dağa, tasa bile tesir etti de bahtı kötü kişinin bahtı açılmadı gitti. 1535
- زانچ کوه و سنگ درکار آمدند ** مینشد بدبخت را بگشاده بند