Ey sebebe kapılan, sebepten dışarı uçma. Fakat sebebi yaratanı da abes sanmaya kalkışma.
ای گرفتار سبب بیرون مپر ** لیک عزل آن مسبب ظن مبر
Sebebi yaratan Tanrı, ne dilerse yapar. Mutlak olan kudret, sebepleri de yırtar, ortadan kaldırır.
هر چه خواهد آن مسبب آورد ** قدرت مطلق سببها بر درد
Fakat arayan muradına erişsin diye çok defa, yaptığı işleri sebeple yapar, sebeple yaratır.
لیک اغلب بر سبب راند نفاذ ** تا بداند طالبی جستن مراد
Sebep olmasa mürit nasıl yol arasın? Şu halde yolda sebeplerin görünmesi lazımdır. 1550
چون سبب نبود چه ره جوید مرید ** پس سبب در راه میباید بدید
Bu sebepler, görüşlere perdedir. Çünkü her göz, onun sanatını görmeye layık değildir.
این سببها بر نظرها پردههاست ** که نه هر دیدار صنعش را سزاست
Sebebi yırtacak bir göz gerek ki perdeleri kökünden çekip çıkarsın.
دیدهای باید سبب سوراخ کن ** تا حجب را بر کند از بیخ و بن
Bu suretle de mekansızlık yurdunda sebepleri yaratanı görsün, çalışmayı, kazancı dükkânı saçma ve beyhude saysın.
تا مسبب بیند اندر لامکان ** هرزه داند جهد و اکساب و دکان
Her hayır ve şer, sebebini yaratandan gelir. Babacığım sebep ve vasıtalar.
از مسبب میرسد هر خیر و شر ** نیست اسباب و وسایط ای پدر
Bir zamancağız gaflet devri yürüyüp gitsin diye ana yolun üstünde toplanmış bir hayalden başka bir şey değildir.1555
جز خیالی منعقد بر شاهراه ** تا بماند دور غفلت چند گاه
Adem aleyhisselam'ın bedeni, ilk yaratılırken Tanrının Cebrail aleyhisselam'a "Yürü, şu yeryüzünden bir avuç toprak al", bir rivayete göre de "Her yerden avuç avuç toprak al"diye emretmesi
در ابتدای خلقت جسم آدم علیهالسلام کی جبرئیل علیهالسلام را اشارت کرد کی برو از زمین مشتی خاک برگیر و به روایتی از هر نواحی مشت مشت بر گیر
Sanat sahibi Tanrı, hayra, şerre uğramak, sınamak üzere Adem’i yaratmak istediği zaman,
چونک صانع خواست ایجاد بشر ** از برای ابتلای خیر و شر