- Özü doğru Cebrail’e “Yürü, yeryüzünden bir avuç toprak ödünç al” buyurdu.
- جبرئیل صدق را فرمود رو ** مشت خاکی از زمین بستان گرو
- Cebrail hizmete bel bağlayıp alemlerin rabbinin emrini yerine getirmek üzere yeryüzüne geldi.
- او میان بست و بیامد تا زمین ** تا گزارد امر ربالعالمین
- O, buyruk kulu, yere el attı. Toprak, kendini çekti, çekindi.
- دست سوی خاک برد آن متمر ** خاک خود را در کشید و شد حذر
- Dile gelip yalvarmaya, tek yaratıcı hürmetine beni bırak, yürü git, canımı bağışla. O yürük atinin yularını çek benden. 1560
- پس زبان بگشاد خاک و لابه کرد ** کز برای حرمت خلاق فرد
- Benden yaratılacak insan, tekliflere uğrayacak, tehlikelere düşecek.
- ترک من گو و برو جانم ببخش ** رو بتاب از من عنان خنگ رخش
- Tanrı hakkı için beni bırak, alma.
- در کشاکشهای تکلیف و خطر ** بهر لله هل مرا اندر مبر
- Tanrı seni seçti, Levih’teki bilgiyi sana gösterdi. O lütuf hakkı için vazgeç benden.
- بهر آن لطفی که حقت بر گزید ** کرد بر تو علم لوح کل پدید
- Tanrı ihsanı ile meleklere hoca oldun. Daima Tanrı ile konuşmadasın.
- تا ملایک را معلم آمدی ** دایما با حق مکلم آمدی
- Peygamberlerin de elçisi olacaksın. Sen vahiy canının hayatısın bedeni değil. 1565
- که سفیر انبیا خواهی بدن ** تو حیات جان وحیی نی بدن
- İsrafil bedenlere can verir, sen cana can verirsin. O yüzden İsrafil’den üstünsün.
- بر سرافیلت فضیلت بود از آن ** کو حیات تن بود تو آن جان