- Tanrı hakkı için beni bırak, alma.
- در کشاکشهای تکلیف و خطر ** بهر لله هل مرا اندر مبر
- Tanrı seni seçti, Levih’teki bilgiyi sana gösterdi. O lütuf hakkı için vazgeç benden.
- بهر آن لطفی که حقت بر گزید ** کرد بر تو علم لوح کل پدید
- Tanrı ihsanı ile meleklere hoca oldun. Daima Tanrı ile konuşmadasın.
- تا ملایک را معلم آمدی ** دایما با حق مکلم آمدی
- Peygamberlerin de elçisi olacaksın. Sen vahiy canının hayatısın bedeni değil. 1565
- که سفیر انبیا خواهی بدن ** تو حیات جان وحیی نی بدن
- İsrafil bedenlere can verir, sen cana can verirsin. O yüzden İsrafil’den üstünsün.
- بر سرافیلت فضیلت بود از آن ** کو حیات تن بود تو آن جان
- O, sur’u üfürür, bedenlere can gelir. Senin nefesin mücerret gönüllere can bağışlar.
- بانگ صورش نشات تنها بود ** نفخ تو نشو دل یکتا بود
- Bedendeki canın canı, gönlün diriliğidir. Şu halde senin ihsanın, İsrafil’in ihsanından üstündür.
- جان جان تن حیات دل بود ** پس ز دادش داد تو فاضل بود
- Sonra Mikâil bedenlere fizik verir. Senin çalışmansa aydın gönlü rızıklandırır.
- باز میکائیل رزق تن دهد ** سعی تو رزق دل روشن دهد
- O kile vergisiyle eteğini doldurmuştur. Senin rızkınsa kileye sığmaz. 1570
- او بداد کیل پر کردست ذیل ** داد رزق تو نمیگنجد به کیل
- Kahır ve şiddet sahibi Azrail’den de üstünsün. Rahmetin, gazaptan fazla ve üstün olduğu gibi.
- هم ز عزرائیل با قهر و عطب ** تو بهی چون سبق رحمت بر غضب