English    Türkçe    فارسی   

5
1572-1581

  • Arşı bu dördü taşırlar. Sen bunların padişahısın. Hakikatte uyanıklık bakımından dördünün en yücesi en üstünüsün.
  • حامل عرش این چهارند و تو شاه  ** بهترین هر چهاری ز انتباه 
  • Mahşer günü görürsün ki arşı sekiz melek taşır. O zaman sekizinin en üstünü yine sen olacaksın demeye başladı.
  • روز محشر هشت بینی حاملانش  ** هم تو باشی افضل هشت آن زمانش 
  • Bu çeşit sayıp dökmeye, ağlayıp yalvarmaya koyuldu. Çünkü o, bundaki maksadın ne olduğunu anlamış, bundan bir koku almıştı.
  • هم‌چنین برمی‌شمرد و می‌گریست  ** بوی می‌برد او کزین مقصود چیست 
  • Cebrail utanç madeniydi. O antlar, yolunu bağladı. 1575
  • معدن شرم و حیا بد جبرئیل  ** بست آن سوگندها بر وی سبیل 
  • Yer, pek çok yalvardığı, antlar, yeminler verdiği için geri döndü, dedi ki: Ey kulların rabbi!
  • بس که لابه کردش و سوگند داد  ** بازگشت و گفت یا رب العباد 
  • Ben senin işinde serseri değildim. Fakat aramızda geçen şeyleri, söylenen sözleri sen daha iyi bilirsin.
  • که نبودم من به کارت سرسری  ** لیک زانچ رفت تو داناتری 
  • Adlarından bir adı andı ki ey her şeyi gören Tanrı, o adın korkusundan yedi gökte dönmesini terk eder durur.
  • گفت نامی که ز هولش ای بصیر  ** هفت گردون باز ماند از مسیر 
  • Utandım adından sıkıldım. Yoksa bir avuç toprak getirmek kolay bir şey.
  • شرمم آمد گشتم از نامت خجل  ** ورنه آسانست نقل مشت گل 
  • Sen meleklere öyle bir kuvvet vermişsin ki bu gökleri bile yırtarlar. 1580
  • که تو زوری داده‌ای املاک را  ** که بدرانند این افلاک را 
  • Tanrının; insanların babası ve Tanrı halifesi olan ,melekler tarafından secde edilen ve onlara hocalık eden Adem aleyhisselam'ın mübarek bedenini yoğurmak üzere bir avuç toprak alması için Mikail aleyhisselam'ı yeryüzüne göndermesi.
  • فرستادن میکائیل را علیه‌السلام به قبض حفنه‌ای خاک از زمین جهت ترکیب ترتیب جسم مبارک ابوالبشر خلیفة الحق مسجود الملک و معلمهم آدم علیه‌السلام 
  • Tanrı, Mikail’e “Sen yeryüzüne in de ondan aslan gibi bir avuç toprak kapıver” dedi.
  • گفت میکائیل را تو رو به زیر  ** مشت خاکی در ربا از وی چو شیر