- Kullar da onun huyundadır, tulumlar onun suyu ile doludur.
- بندگان دارند لابد خوی او ** مشکهاشان پر ز آب جوی او
- O Tanrı Resulü, o sülük kılavuzu “İnsanlar padişahların dinindedir” demiştir.
- آن رسول حق قلاوز سلوک ** گفت الناس علی دین الملوک
- Mikail, din rabbinin tapısına, eli yeni boş olarak gitti.
- رفت میکائیل سوی رب دین ** خالی از مقصود دست و آستین
- Dedi ki: Ey sırları bilen tek padişah, toprak ağlayıp inledi, yolumu bağladı benim. 1595
- گفت ای دانای سر و شاه فرد ** خاک از زاری و گریه بسته کرد
- Senin yanında gözyaşının bir değeri vardır. İşitmezlikten gelemedim.
- آب دیده پیش تو با قدر بود ** من نتانستم که آرم ناشنود
- Ahın feryadın sence yüce bir değeri var. O hukuku terk etmek elimden gelmedi.
- آه و زاری پیش تو بس قدر داشت ** من نتانستم حقوق آن گذاشت
- Sence yaşlı gözün pek değeri var. Artık ben, nasıl inat edebilirdim?
- پیش تو بس قدر دارد چشم تر ** من چگونه گشتمی استیزهگر
- Kul, günde beş kere namaza gel, feryad et diye davet edilir.
- دعوت زاریست روزی پنج بار ** بنده را که در نماز آ و بزار
- Müezzinin “Haydi felaha” demesi yok mu? O felah, bu ağlayış bu sızlanıştır. 1600
- نعرهی مذن که حیا عل فلاح ** وآن فلاح این زاری است و اقتراح
- Sen kimi dertle hasta etmek istersen onun gönlüne ağlayış yolunu kapatırsın.
- آن که خواهی کز غمش خسته کنی ** راه زاری بر دلش بسته کنی